Bazı insanlar tabağa bakıp sadece yemek görebilirler ama ben görmem. | Open Subtitles | يُمكن لبعض الناس أن ينظروا إليه ويروا طعاماً، ولكن ليس أنا. |
Sadece her zaman diğer insanlara bakmak veya onların bana bakmasını istemedim. | Open Subtitles | دائما لا اريد النظر الي عيون الناس ولا اريدهم ان ينظروا الي |
Paramparça olurdun. Neyine bakmalarını isteyeceksin ki? | Open Subtitles | سوف تكون مهشـّماً كلياً، لماذا تريدهم أن ينظروا إليك؟ |
Ve dışarı çıktığınızda endişelenmeyin, size değil bana bakıyor olacaklar. | Open Subtitles | وعندما تخرجن للخارج، لاتقلقن، لن ينظروا لكم، بل لي. |
İnsanlar güzel kıza o kadar uzun süre bakarlar ki numaranın nasıl işlediğini anlamak için bakmaları gereken yeri göremezler. | Open Subtitles | سينظر الناس للفتاة الجميلة لفترة طويلة قبل أن ينظروا إلى ما يفترض بهم النظر إليه إن أرادوا كشف الخدعة |
Aslında göğsüne büyük bir yemek artığı düşürmüşsün ve ona bakıyorlar. | Open Subtitles | في الواقع انهم ينظروا إليكِ بسبب وجود بقعة كبيرة من جبن الكريمة علي نهدكِ |
Kolyelere bakmayacaklar ki, fiyat etiketlerine bakıyor olacaklar. | Open Subtitles | لن ينظروا للعقود نفسها بل للوحة السعر |
Asya filosundayken, yerliler bir soruna dışarıdan ürpertiyi denerdi. | Open Subtitles | عندما كنت في الاسطول الاسيوي كانوا ينظروا للمشكلة من الخارج لكي يستطيعوا أن ينظروا لها بشكل أفضل |
Vampirler sen uyurken, sana sevgi dolu gözlerle bakmazlar. | Open Subtitles | مصاصي الدماء لا يريدون ان ينظروا اليك بمحبة وانت نائمة |
Böylece resimlere detaylıca bakmayacaklardı. | Open Subtitles | حتى انهم لن ينظروا الى اللوحات بقرب شديد |
Bütün bunun amacı, bu tabloya bakıp onu doldurmak. | TED | لكن الهدف من العمل ككل هو أن ينظروا إلى هذا الجدول ويقوموا بتعبئته. |
Onlar size bakıp, sizin bir prenses olduğunuzu göremiyorlar mı? | Open Subtitles | ألم يقدروا أن ينظروا إليكى و يروا أميرة ؟ |
Çömelmek isterler. Geleceğe bakmak isterler. | TED | يريدون أن يعدوا أنفسهم. يريدون أن ينظروا إلى المستقبل. |
İnsanlar sana saygı duymuyormuş. Sana bakmak bile istemiyorlarmış. | Open Subtitles | يقول أن الناس لا يحترموك لا يريدون أن ينظروا إليك حتى |
- İnsanların sana bakmasını istiyorsun. - Öyle bir şey demedim. | Open Subtitles | و تريدين الناس ان ينظروا إليكِ - لم أقل هذا - |
Kısacası sen çıplakken diğer adamların sana bakmasını sağlayacaksın tamam mı? | Open Subtitles | أن تجعل باقى العاملين ينظروا إليك وأنت عارى |
Onlara başka bir tarafa bakmalarını söylemeye ne dersin? | Open Subtitles | ما رأيك أن تُخبرهم بأن ينظروا في الإتجاه الآخر؟ |
Kurbanlarını öldürürken ona bakmalarını istemez. | Open Subtitles | ولا يريد لضحاياه ان ينظروا اليه بينما يقتلهم |
- Tamam. Araba kullanırken onlar tetikte ama siz bakıyor musunuz? | Open Subtitles | في سياراتكم, عندما تمرون هم ينظروا من النافذة |
Bence önce hangi taşın altına bakmaları gerektiğini biliyorlar. | Open Subtitles | و أنا أظن انى أعرف أى صخرة ينظروا تحتها أولًا |
Yani, bana elimle falan yemek yiyorum gibi bakıyorlar. | Open Subtitles | أقصد ، إنهم ينظروا أليّ كأنني أتناول الطعام بيدي أو شيئاً ما |
Dönüp bakmayacaklar bile. | Open Subtitles | لن ينظروا إلينا مجددا. |
Asya filosundayken, yerliler bir soruna dışarıdan ürpertiyi denerdi. | Open Subtitles | عندما كنت في الاسطول الاسيوي كانوا ينظروا للمشكلة من الخارج لكي يستطيعوا أن ينظروا لها بشكل أفضل |
O zaman resimlerine bakmazlar. | Open Subtitles | اذاً فإنهم لن ينظروا لصورتك تلك |
Halkımızın çok katı kuralları vardır ve seni bir tehdit olarak görebilirler. | Open Subtitles | ،شعبنا لديه قواعد صارمة جدّا .ويمكن أن ينظروا إليك كتهديد |