Karnimda büyüyen bir çocuk var ve kisa süre önce kulaklari da olustu. | Open Subtitles | هناك طفلٌ ينمو في أحشائي وقد أصبح لديه للتو أذنان |
Bana senin bir kanser gibi sürekli büyüyen bir tümör olduğunu söyledi. | Open Subtitles | هي أخبرتنى أنك مثل كيس سرطانى ينمو في إبطها |
Karnımda büyüyen bir çocuk var ve kısa süre önce kulakları da oluştu. | Open Subtitles | هناك طفلٌ ينمو في أحشائي وقد أصبح لديه للتو أذنان |
Bu mantar, Washington eyaleti, Oregon, Kuzey Kaliforniya ve Britanya Kolumbiyası'nda yetişiyor ve Avrupa'da soyunun tükendiği düşünülüyor. | TED | هذا الفطر ينمو في ولاية واشنطن، أوريغون شمال كاليفورنيا، كولوبيا البريطانية، والآن من المعتقد انقراضه في أوروبا |
Ağaç damarlarında yetişen bir mantarda bulunan bir tür toksin. Hatta çavdarda bile var. | Open Subtitles | إنه سم يوجد في الفطريات ينمو في الحبيبات حتى في النبات |
Yani daktilo kullanmak ve telefonlara cevap vermek içinde büyüyen tatlı bebeğinle sevgini paylaşmaktan daha mı önemli? | Open Subtitles | لذلك كنت تعتقد أنه من المهم أن اكتب والإجابة على الهواتف من لتبادل حبك مع طفل الحلو الذي ينمو في الداخل؟ |
Neden birine beyninde büyüyen bir tümör olduğunu söylemeye zahmet edelim ki? | Open Subtitles | نعم لم نخبر رجلا ان عنده ورما ينمو في دماغه؟ |
Hâlâ düzen içinde çalışan bacaklarım vardı ve karnımda büyüyen bir bebek. | Open Subtitles | لدي أرجُلي والتي مازالت تعمل والطفل ينمو في أحشائي |
Buz kütlesinin içinde büyüyen bir kristal. | Open Subtitles | إنه الكريستال الذي ينمو في واحدة من أحد تشكلات الجليد هذه |
Evinde büyüyen bir kanser var. | Open Subtitles | لديك سرطان ينمو في منزلك |
- büyüyen bir baş ağrısı o. | Open Subtitles | إنه وجع ينمو في المؤخرة. |
Ryan, içinde büyüyen bir şey var ve icabına bakmazsan, dışarı çıkacak hem de muhtemelen vahşice ve olabilecek en kötü vakitte. | Open Subtitles | حسنا (رايان) هنالك شيء ينمو في داخلك وإذا لم تتعامل معه , فإنّه سيخرج على الأرجح بعنف وفي اسوأ وقت ممكن |
Üçüncü bitki Denizlahanası, ve bu da yaygın türlerden birisi; daha çok topraksız olarak yetişiyor. | TED | النبتة الثالثة هي نبتة المال وهذا أيضا نبات شائع جدا يفضل أن ينمو في الماء |
Yem arıyordum ve horoz ibiği çiçeğini buldum. Hemde arka bahçede yetişiyor. | Open Subtitles | كنت أنقب ووجدت سرمقاً أبيض ينمو في الفناء الخلفي |
Belki de satın alabileceğiniz bir şey. Doğada yetişen bir şey. | Open Subtitles | شيء يمكنك الحصول عليه ينمو في الطبيعة |
Ve aslında, dünyanın her yerinde yetişen bir bitki-- yuka, tapyoka, manyok, kasava, aslında hepsi aynı şey-- çok fazla nişastalı köklü bir bitki. | TED | في الواقع انه ينمو في جميع أنحاء العالم -- "يوكا", "تابويكا", "مانيوك", "كاسافا", كلها سواء -- فهو خضار جذوري نشوي جداً. |
Babanın yanına gitmemiş olmanın tek sebebi içinde büyüyen çocuktur. | Open Subtitles | السبب الوحيد لعدم موتكِ مع أبيكِ هو الطفل الذي ينمو في أحشائكِ.. |
Dr. Hartman, Peter'ın boynunda sürekli büyüyen kocaman bir yumru var. | Open Subtitles | دكتور هارتمان , بيتر لدي ورم ضخم ينمو في رقبته |