| Bazılarımız daha kötü durumda,Dana; bunu biliyorsun. Bazılarımız "lezbiyen" erkeklerle çıkıyor. | Open Subtitles | هناك من هم أسوأ من حالتك هناك من يواعد رجل سحاقي |
| Amcam Bill, kendinden 25 yaş küçük bir kızla çıkıyor. | Open Subtitles | عمي بيل، هو يواعد فتاة أصغر منه با 25 عاما |
| Şehrin en güzel ve zeki kızıyla çıkıyordu. | Open Subtitles | كان أفضل شرطي شاب في القوة وكان يواعد أجمل وأذكى فتاة في البلدة |
| Ya da bir makaleyi ispatlamak için birileriyle çıkan biri... | Open Subtitles | أو شخصٌ يواعد شخصاً ليبرهن شيئاً و يكتبه في مقالة. |
| O benim eski karımla görüşüyor, ben onunkiyle. | Open Subtitles | هو يواعد زوجتي السابقة، أنا أواعد زوجته السابقة |
| Peki, o zaman, oğlunuzun beyaz bir kızla çıktığını öğrendiğinizde nasıl hissettiniz? | Open Subtitles | حسنا,إذن ما الذي شعرت به عندما إكتشفت أن إبنك يواعد فتاة بيضاء؟ |
| Bir adam genç bir kızla birlikte olduğunda kabul görüyor, beğeniliyor. | Open Subtitles | إنهم هجوميون عندما رجل يواعد إمرأة شابة إنه مُتوقع، صفق له |
| Muhtemelen senin için tuhaftır komşunuz annenle çıkıyor. | Open Subtitles | ربما يكون غريباً لك أن جارك يواعد والدتك |
| Kim ne giyiyor, kim kiminle çıkıyor.. | Open Subtitles | من يرتدي ماذا.. من يواعد من من يخرج مع من |
| Yani neden millet birbiriyle çıkıyor ki zaten? | Open Subtitles | أعني, لمَ على الجميع ان يواعد على أيه حال؟ |
| Eski sevgilim üvey annemle çıkıyor. | Open Subtitles | اعلم صديقي السابق يواعد اختي غير الشقيقة؟ |
| Babası yeni birisiyle çıkıyor. İlginç olacak. | Open Subtitles | والده يواعد شخصا جديدا لذا سيكون ذلك مشوقا |
| Yani, büyümeyi kabullenmiyor, şu salak kızlarla çıkıyor, | Open Subtitles | :أعنى, انه يرفض أن يتصرف كالكبار انه يواعد الفتيات الحمقاوات |
| Dr Farkas iki aydır Charlie adında biriyle çıkıyordu. | Open Subtitles | دكتور فراكس كان يواعد فتاة أسمها تشارلي لمدة شهرين |
| Biliyorsun ki, resimdeki kadınla gerçekte çıkan benim. | Open Subtitles | اتعرف، لست انا من يواعد فتاه الصوره فعلياً |
| Evet Ethel teyze, Elwood'un görüştüğü biri var. Evet Ethel teyze, görüşüyor. | Open Subtitles | آجل عمة "إيثيـل" , أنه يواعد أحداً ما آجل أنه يفعل |
| Senin VESLU'dan biriyle çıktığını unutmuşum. | Open Subtitles | أوه لقد نسيت .. بايتمان يواعد شخصا من الإتحاد الأمريكي للحريات المدنية |
| Ben, başka biriyle birlikte olacak diye işleri berbat ettim. | Open Subtitles | لقد أفسدت حتى إمكانية , بين بأن يواعد شخص آخر |
| çıktığı kişinin kendine ait olduğunu sanırken öyle olmadığını anlayan kişi. | Open Subtitles | انه يواعد شخصاً حصريا وبعدها يكتشف أن هذا ليس ما يحدث |
| Sonra kuzeninle çıkmasını izledin, ki bu da değiştiğini, büyüdüğünü gösteriyordu. | Open Subtitles | ومن ثم اردتي مشاهدته يواعد ابنة عمك الذي يؤكد بانه تغير |
| O çocuk, üçüyle de mi çıkıyormuş? Çok uzun hikaye. | Open Subtitles | إذن هل يواعد هذا الفتى هؤلاء الثلاثة إنها قصة طويلة |
| Seninle beraberken başka kadınlarla da mı görüşüyordu? | Open Subtitles | هل كان يواعد نساء أخريات عندما كانَ معكِ |
| Bugünkü sevgilisi bir kutu dondurma ve tüylü sabahlık olan biri için cüretkâr sözler. | Open Subtitles | تصرف مثالي لشخص يواعد وعاء الايسكريم ويرتدي لباس النوم |
| Michael, birlikte çalıştığım biriyle çıkmak istemiyorum. | Open Subtitles | لا أستطيع أن أكون يا مايكل الشخص الذي يواعد كل من يعمل معه |
| Çünkü benim babam, sanki bizi dev pandalarmışız gibi çiftleştirmeye çalışan yarı yaşındaki bir afetle çıkmıyor. | Open Subtitles | لأن أبي لا يواعد إمرأة في نصف عمره الذي بطريق الصدفة حاول مقابلتنا كأننا عمالقة باندا |
| Ben araya girmeden evvel, annenizle flört ederdi. | Open Subtitles | كان يواعد والدتكم قبل دخولي حياتها. |
| Eski eşimin halen eski kız arkadaşıyla görüştüğünü nasıl buldum biliyor musun? | Open Subtitles | هل تعلم كيف أكتشفت أن صديقي السابق كان لا يزال يواعد صديقته السابقة؟ |