"يواعد" - Translation from Arabic to Turkish

    • çıkıyor
        
    • çıkıyordu
        
    • çıkan
        
    • görüşüyor
        
    • çıktığını
        
    • birlikte
        
    • çıktığı
        
    • çıkmasını
        
    • çıkıyormuş
        
    • görüşüyordu
        
    • sevgilisi
        
    • çıkmak
        
    • çıkmıyor
        
    • flört
        
    • görüştüğünü
        
    Bazılarımız daha kötü durumda,Dana; bunu biliyorsun. Bazılarımız "lezbiyen" erkeklerle çıkıyor. Open Subtitles هناك من هم أسوأ من حالتك هناك من يواعد رجل سحاقي
    Amcam Bill, kendinden 25 yaş küçük bir kızla çıkıyor. Open Subtitles عمي بيل، هو يواعد فتاة أصغر منه با 25 عاما
    Şehrin en güzel ve zeki kızıyla çıkıyordu. Open Subtitles كان أفضل شرطي شاب في القوة وكان يواعد أجمل وأذكى فتاة في البلدة
    Ya da bir makaleyi ispatlamak için birileriyle çıkan biri... Open Subtitles أو شخصٌ يواعد شخصاً ليبرهن شيئاً و يكتبه في مقالة.
    O benim eski karımla görüşüyor, ben onunkiyle. Open Subtitles هو يواعد زوجتي السابقة، أنا أواعد زوجته السابقة
    Peki, o zaman, oğlunuzun beyaz bir kızla çıktığını öğrendiğinizde nasıl hissettiniz? Open Subtitles حسنا,إذن ما الذي شعرت به عندما إكتشفت أن إبنك يواعد فتاة بيضاء؟
    Bir adam genç bir kızla birlikte olduğunda kabul görüyor, beğeniliyor. Open Subtitles إنهم هجوميون عندما رجل يواعد إمرأة شابة إنه مُتوقع، صفق له
    Muhtemelen senin için tuhaftır komşunuz annenle çıkıyor. Open Subtitles ربما يكون غريباً لك أن جارك يواعد والدتك
    Kim ne giyiyor, kim kiminle çıkıyor.. Open Subtitles من يرتدي ماذا.. من يواعد من من يخرج مع من
    Yani neden millet birbiriyle çıkıyor ki zaten? Open Subtitles أعني, لمَ على الجميع ان يواعد على أيه حال؟
    Eski sevgilim üvey annemle çıkıyor. Open Subtitles اعلم صديقي السابق يواعد اختي غير الشقيقة؟
    Babası yeni birisiyle çıkıyor. İlginç olacak. Open Subtitles والده يواعد شخصا جديدا لذا سيكون ذلك مشوقا
    Yani, büyümeyi kabullenmiyor, şu salak kızlarla çıkıyor, Open Subtitles :أعنى, انه يرفض أن يتصرف كالكبار انه يواعد الفتيات الحمقاوات
    Dr Farkas iki aydır Charlie adında biriyle çıkıyordu. Open Subtitles دكتور فراكس كان يواعد فتاة أسمها تشارلي لمدة شهرين
    Biliyorsun ki, resimdeki kadınla gerçekte çıkan benim. Open Subtitles اتعرف، لست انا من يواعد فتاه الصوره فعلياً
    Evet Ethel teyze, Elwood'un görüştüğü biri var. Evet Ethel teyze, görüşüyor. Open Subtitles آجل عمة "إيثيـل" , أنه يواعد أحداً ما آجل أنه يفعل
    Senin VESLU'dan biriyle çıktığını unutmuşum. Open Subtitles أوه لقد نسيت .. بايتمان يواعد شخصا من الإتحاد الأمريكي للحريات المدنية
    Ben, başka biriyle birlikte olacak diye işleri berbat ettim. Open Subtitles لقد أفسدت حتى إمكانية , بين بأن يواعد شخص آخر
    çıktığı kişinin kendine ait olduğunu sanırken öyle olmadığını anlayan kişi. Open Subtitles انه يواعد شخصاً حصريا وبعدها يكتشف أن هذا ليس ما يحدث
    Sonra kuzeninle çıkmasını izledin, ki bu da değiştiğini, büyüdüğünü gösteriyordu. Open Subtitles ومن ثم اردتي مشاهدته يواعد ابنة عمك الذي يؤكد بانه تغير
    O çocuk, üçüyle de mi çıkıyormuş? Çok uzun hikaye. Open Subtitles إذن هل يواعد هذا الفتى هؤلاء الثلاثة إنها قصة طويلة
    Seninle beraberken başka kadınlarla da mı görüşüyordu? Open Subtitles هل كان يواعد نساء أخريات عندما كانَ معكِ
    Bugünkü sevgilisi bir kutu dondurma ve tüylü sabahlık olan biri için cüretkâr sözler. Open Subtitles تصرف مثالي لشخص يواعد وعاء الايسكريم ويرتدي لباس النوم
    Michael, birlikte çalıştığım biriyle çıkmak istemiyorum. Open Subtitles لا أستطيع أن أكون يا مايكل الشخص الذي يواعد كل من يعمل معه
    Çünkü benim babam, sanki bizi dev pandalarmışız gibi çiftleştirmeye çalışan yarı yaşındaki bir afetle çıkmıyor. Open Subtitles لأن أبي لا يواعد إمرأة في نصف عمره الذي بطريق الصدفة حاول مقابلتنا كأننا عمالقة باندا
    Ben araya girmeden evvel, annenizle flört ederdi. Open Subtitles كان يواعد والدتكم قبل دخولي حياتها.
    Eski eşimin halen eski kız arkadaşıyla görüştüğünü nasıl buldum biliyor musun? Open Subtitles هل تعلم كيف أكتشفت أن صديقي السابق كان لا يزال يواعد صديقته السابقة؟

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more