"يوافقون" - Translation from Arabic to Turkish

• ikna
• aynı fikirde
• hemfikir

Tüm yapabildiğim bu insanları bir duruşma yapılmasına ikna etmekti.
لقد استطعت بصعوبة أن أجعل هؤلاء الناس يوافقون على إجراء محاكمة

Ve saklamış olsalar bile, test için vermeye ikna olmayabilirler.
وحتى لو فعلوا, قد لا يوافقون لتسليمها للفحص

Po, biriyle zincirli haldeyken ve bir uçurumdan atlıyorsan önce onları ikna etmelisin.
بو، عندما تكون مقيد الى شخص ما ، و تقفز من على منحدر . يجب ان تجعلهم يوافقون اولاً

Eğer adamlarınızı bizimle aynı fikirde olmaya ikna edemezseniz, bunların hiçbir önemi yok.
لا شيء من هذا يهم ما لم يمكننا أن نجعل الناس يوافقون بالبيع عبرنا

Korkarım düşmanlarımız aynı fikirde değil.
أخشي أن أعداءنا لا يوافقون علي هذا

Size doğruyu söylüyorum ki Tanrı şahidimdir asilzadelerimden bazıları bu yaptığım şey konusunda benim hemfikir değiller.
دعني أخبرك بالحقيقة والرب شاهدي بعض النبلاء لا يوافقون على ما فعلته لأنهم خائفون

İnsanlarla ilgili bir haber yaparsan kalman için ikna ettim.
جعلتهم يوافقون إن أضفتِ قصة تتعلق بحقوق الإنسان هناك.

Fazla davalarımızı sana göndermek için onları ikna ettim.
وجعلتهم يوافقون على ارسال القضايا المارة لك

Westside'ı nasıl ikna ettin?
كيف جعلتي مستشفى الجانب الغربي يوافقون على هذا ؟

Onları bizimle görüşmeye ikna ettim. Harika!
. جعلتهم يوافقون على الجلوس معنا

Patronlarınızı imzalaması için hemen nasıl ikna edebildiniz?
كيف جعلت رؤساءك يوافقون على ذلك؟

- Onları nasıl ikna ettin?
-كيف جعلتهم يوافقون على هذا ؟

Çıkar Ukalâ Kanguru'yla aynı fikirde olanı.
يوافقون على رأي الكنغر المتعالية

Onunla aynı fikirde olanlar hariç.
بإستثناء هؤلاء الذين يوافقون معهم.

Bak, herkes aynı fikirde.
أنظري .. الجميع يوافقون

1824’te New York cezaevi gardiyanı James Hardie daha taşkın tutukluların ehlileştirilmesinde mekanizmanın hakkını teslim ediyor, “korkuyu tesis eden, monoton devamlılık ve zorluk” diye yazıyordu, halen birçok kişinin hemfikir olduğu bir alıntıyı.
في عام 1824، حارس سجن نيويورك "جيمس هاردي" أعطى الفضل للآلة وذلك بتطويع أكثر سجناءه صخبًا، وكتب أن "ثباتها الرتيب، وليست شدتها .. هو ما يمثل إرهابها،" و هو اقتباسٌ لا يزال الكثيرون يوافقون عليه.

Müşteriler de bu konuda hemfikir.
ومن الواضح أن العملاء يوافقون

Uzmanlar bir konu da hemfikir.
**: الخبراء يوافقون على شيء واحد فقط**