| Jessica. Suda bir şey yok. | Open Subtitles | جيسيكا، لا يوجد شيء في هذا الخليج الصغيرِ. |
| Tad, bu evde sana zarar verecek bir şey yok. | Open Subtitles | تاد، الآن، لا يوجد شيء في هذا البيت الذي سوف يصب لك. |
| O çantanın içinde bazı kanuni evraklardan başka bir şey yok. | Open Subtitles | لا يوجد شيء في تلك الحقيبة سوى حزمة من الوثائق |
| NCIC'te de bir şey yok, hiç tutuklanmamış. | Open Subtitles | لا يوجد شيء في مركز معلومات الجرائم الوطنية، ولم يتمّ توقيفه وهو بالغ |
| Genlerimizde Müslüman veya Meksikalılardan nefret etmeye dair hiçbir şey yok. | TED | لا يوجد شيء في حمضنا النووي يجعلنا نكره المسلمين أو الكمسيكيين. |
| Buzdolabımda sudan başka bir şey yok. | Open Subtitles | كما ترون، لا يوجد شيء في الثلاجة فقط المياه، |
| Son MRI'da tarif ettiğin semptomlarla alakalı bir şey yok. | Open Subtitles | لا يوجد شيء في الصور من التصوير بالرنين المغناطيسي يصف العوارض التي تشعر بها |
| Hayır, kitapta bir iblise nasıl... aşırı yükleme yapabileceğimiz hakkında bir şey yok. | Open Subtitles | لا ، لا يوجد شيء في هذا الكتاب إنهيقولكيفيمكنناأننغيرمشعوذ. |
| Sen istesen de izin vermezler ki. Kurallarda olamayacağını söyleyen bir şey yok. | Open Subtitles | وحتى لو اردنا, فانهم لن يسمحوا بذلك لا يوجد شيء في القوانين يمنع ذلك |
| Onun adına ya da kredi kartında bir şey yok. | Open Subtitles | لا يوجد شيء في اسمه أو بطاقاته الائتمانية |
| O bölgede bir şey yok yalnızca yarım düzine araba mezarlığı var. | Open Subtitles | - لا يوجد شيء في هذا المكان ألا نصف دستة من المخلفات |
| O gölde alabalıktan büyük bir şey yok. Oturduğun yerde otur. | Open Subtitles | لا يوجد شيء في تلك البحيرة أكبر من سمك السلمون المرقط اهدأ. |
| Seninse bu dünyada uğruna öleceğin bir şey yok. | Open Subtitles | لا يوجد شيء في هذا العالم ستموت أنت من اجله |
| Hey! Sadece işe gidiyorum. Çantada bir şey yok. | Open Subtitles | أنا ذاهبٌ للعمل فحسب لا يوجد شيء في الحقيبة. |
| Dünya üzerinde benim için bu üniformadan daha fazla anlam ifade eden bir şey yok. | Open Subtitles | و لا يوجد شيء في العالم يعني لي الكثير مثل هذا الزي |
| Yüzüne karşı söylediklerimden başka bir şey yok. | Open Subtitles | فلا يوجد شيء في نفسي الإ وقد قلته لك في وجهك |
| Beynimin uydurabileceğinden daha çirkin ya da üzücü olanı gerçek hayatta birinin casusun tekine yapabileceği bir şey yok. | Open Subtitles | لا يوجد شيء في الحياة الواقعية والذي قد يحدثه شخص ما لجاسوس أقذر وأغلظ مما قد يأتي به عقلي الآن |
| Bir şey bulamazsınız Ajan Booth çünkü bulacak bir şey yok. | Open Subtitles | سوف تجد لا شيء، وكيل بوث، لأنه لا يوجد شيء في العثور عليها. |
| O radar kapalıdır. Onu bulmanıza yardımcı olması için Kitap hiçbir şey yok. | Open Subtitles | إنه خارج الرادار ، لا يوجد شيء . في الكتاب يساعد على إيجاده |
| Hayatınızda kolektif sorunlarımıza dair önemsediğimiz şeylere verdiğimiz dikkati gerektiren hiçbir şey yok. | TED | لا يوجد شيء في الحياة أو في مشكلاتنا العامة لا يتطلب قدرتنا على وضع اهتمامنا في المكان الصحيح. |