Güneş enerjiyle çalışan fırın sayesinde her gün iki, ayda 60 öğün yemek çıkarıyoruz. | TED | ونحن نطبخ 60 وجبة مرتين يومياً من الطبخ بالطاقة الشمسية |
Ve Singapur 2060 yılına kadar her gün [900] milyon litre tuzdan arındırılmış su üretmeyi amaçlamaktadır. | TED | وتحاول سنغافورة بحلول سنة 2060 إنتاج 900 مليون ليتر يومياً من المياه المحلاة. |
Herhalde her gün 9:00'dan 12:00'ye kadar size yardımcı olabilirim. | Open Subtitles | هل من المفترض أن آتي يومياً من الـ9: 00 صباحاً حتى الـ12: 00 ومن الـ2: |
Tüm cephelerden hergün rapor alıyorum. | Open Subtitles | أنا أستلم التقارير يومياً من سائر الجبهة |
Sadece Birleşik Krallık'ta 2000'in üzerinde terör şüphelisi var ve bu sayı hergün artıyor. | Open Subtitles | هناك أكثر من 2000 إرهابياً يعملون فى المملكة المتحدة وهذا الرقم يتزايد يومياً من فضلك |
Hunan Moonan'dan her gün 57 menü almanın can sıkıcı olduğunu sanırdım. | Open Subtitles | و كنت أظن أن وصولي 57 قائمة يومياً من "هونا مونان" مستفزة |
her gün milyonlarca insan tek eşlilik hastalığına yakalanıyor. Kimse tedavisini bilmiyor. | Open Subtitles | يعاني ملايين الناس يومياً من الزواج الأحادي لا يوجد علاج |
Ve hayatımız ne kadar meşgul olursa olsun, her gün kendimize yirmi dakika ayıralım böylece Tanrı'nın bir çocuğu olarak kim olduğumuzu derinlemesine düşünelim. | Open Subtitles | ومهما أشغلتكم الحياة أريد منكم تخصيص عشرون دقيقة يومياً من أجل أنفسكم لتفكروا بهويتكم كأحد مخلوقات الرب آمين |
- her gün buradan kahve alırım. Saatinizi buna göre kurabilirsiniz. | Open Subtitles | أنا أتوقفُ هنا يومياً من أجلِ شراءِ القهوة وبالموعدِ المحدد |
her gün ülkenin her yerinden 100'den fazla posta alıyoruz. | Open Subtitles | نحصل على ما يربو عن 100 رسالة يومياً من جمـــــــيع أنحـــــــاء البلاد. |
her gün, iletişim dairemden | Open Subtitles | أطلب يومياً من مكتب الاتصالات إعطائي لمحة مختصرة |
Bu dönemde, Afganistan'dan bu yolla her gün 10 milyon doların çıkarıldığı tahmin ediliyordu. | Open Subtitles | أظهرت التقديرات، أنه خلال تلك الفترة تم إخراج عشرة ملايين دولار يومياً من أفغانستان بتلك الطريقة |
Dahası, her gün binlerce insan, çoğunlukla sessizlik içinde, cinsel istismara maruz kalıyor, fakat bu sorun diğer konular kadar gündemde kalmıyor. | TED | ليس ذلك فقط، لكن الآلاف من الرجال والنساء يعانون يومياً من الإساءة الجنسية، وغالباً بصمت، مع ذلك تبقى مشكلةً لا نعطيها حقها في البث كغيرها من القضايا. |
Müzik sektöründe 10 yıl çalıştım ve müzik dünyası hakkında bilmediğiniz şey insanların her gün adresleme problemiyle mücadele ediyor oluşu. | TED | لقد عملت في مجال الموسيقى لمدة 10 سنوات. وما لا تدركونه ربما عن عالم الموسيقى هو أن الناس يعانون يومياً من مشكلات تتعلق بالعناوين. |
Antartika Yarımadası boyunca bu erkek ve dişi miğfer penguenleri, yavrularına yiyecek getirmek için sırayla her gün açık denizlere açılmak zorundalar. | Open Subtitles | ،على طول شبه الجزيرة القطبية الجنوبية يتناوب ذكور وإناث البطاريق شريطية الذقن يومياً من البحر المفتوح ليجمعا الطعام لصغارهما |
her gün saat 5'ten 11'e ordayım! | Open Subtitles | -أنا هناك يومياً من الخامسة حتى الحادية عشر مساءً |
Şehirde ise hergün 300 Avusturya Macaristanlı açlıktan ölüyordu. | Open Subtitles | أما بداخلها، فقد كان 300 نمساوي-مجري يموتون يومياً من الجوع |
İnsanlar Bin Ladin'in Hindu Kush'ta saklandığını düşünüyorlar ama hergün C-SPAN'de bir saat kendine ait şovu olduğunu biliyor muydunuz? | Open Subtitles | يُعتقد أن (بن لادن) يختبئ في (هيندوكوش)، لكن أتعلمون أنّه يُقدم برنامجاً يومياً من 4 إلى 5 على كابل قنوات الشؤون العامّة |