"يوَدُّ" - Translation from Arabic to Turkish

    • istiyor
        
    • isteyen
        
    • sizi
        
    • sizinle
        
    Monsieur Masse mümkün olduğu kadar çabuk bir müsvedde daha istiyor Open Subtitles السيد ماس يَقُولُ أنه يوَدُّ الحصول على مخطوطةً أخرى بالسرعة المرجوة
    Kendisi Saç yıkayıcısı işi için başvurmak istiyor. Öyle mi? Open Subtitles وهو يوَدُّ أَنْ قدّمْ طلب للحصول على عملِ ولدِ الشامبو.
    sizinle dansetmek istiyor ama utanıyor. Open Subtitles أنه يوَدُّ أَنْ يَرْقصَ معك، لكنه خجولُ.
    Ancak, Pascal'ı desteklemek isteyen varsa cezalandırılma korkusu olmadan konuşabilir. Open Subtitles على أية حال، إذا أيّ منكم يوَدُّ دَعْم باسكال، فليتكلّمُ الآن بدون خوف مِنْ العقابِ أَو عمل إنتقامي منّي
    İkinci Komutan Martin Pascal size bir şeyler söylemek istiyor. Open Subtitles الضابط التنفيذي مارتن باسكال يوَدُّ أَنْ يَقُولَ لكم شيءُ ايها الرجال
    Amirimiz sizinle bir kaç dakika görüşmek istiyor Open Subtitles رئيسنا يوَدُّ أَنْ يَتكلّمُ مَعك، إنتظر لحظة رجاءاً
    Lotan teşekkür ediyor, bunu çok istiyor. Open Subtitles يَقُولُ لوتان شكراً، هو يوَدُّ ذلك كثيراً.
    Bizim patron seninle biraz muhabbet etmek istiyor bazı sorular falan soracak. Open Subtitles ربّ عملنا يوَدُّ أَنْ يتكلم معك قليلا يسألْك بَعْض الأسئلةِ
    Beyaz Saray sizi 18.00'de misafir etmek istiyor. Open Subtitles البيت الأبيض يوَدُّ أنت منك المجيء في السادسة مساءاً
    Beyaz Saray sizi 18.00'de misafir etmek istiyor. Open Subtitles البيت الأبيض يوَدُّ أنت منك المجيء في السادسة مساءاً
    Bu yüzden kendisinin çok önemli gördüğü bir konuyla ilgilenmenizi istiyor. Open Subtitles لذا هو يوَدُّ منك أن ترأسي برنامج ذلك مهمُ جداً وعزيز جدا على قلبِه.
    O yüzden, meclis üyesi odasında seninle konuşmak istiyor. Open Subtitles لذا عضو الكونجرس يوَدُّ الكلام مَعك في غرفتِه.
    Davacı kürsüye Bayan Jessica Pearson'ı çağırmak istiyor. Open Subtitles المشتكي يوَدُّ أَنْ يَطلب الآنسة. جيسيكا بيرسون إلى المنصة
    Kongre üyesi, önümüzdeki birkaç gün içerisinde başkan yardımcısıyla sakin bir görüşme istiyor. Open Subtitles مع السّلامة. عضو الكونجرس يوَدُّ أَنْ يَأخُذَ دردشة مؤدّبة جداً خلال الأيام التالية مَع نائبة الرئيس.
    Yukarı gelmek istiyor. Open Subtitles هو يوَدُّ أَنْ يَجيءَ طابق علوي.
    McNamara, Mandrake. Başkan sizi görmek istiyor. Open Subtitles مكنمارا،ماندريك الرئيس يوَدُّ رُؤيتكم.
    Aslında,... ..yukarıdaki çocuklar ikinizi kalıcı bir ekip yapmak istiyor. Open Subtitles بالتأكيد. في الحقيقة، الأولاد في الطابق العلوي يوَدُّ أَنْ يَجْعلَك إثنان a فريق دائم.
    Gidip kararımızı vermeden önce be mesele hakkında sesini duyurmak isteyen başka biri var mı? Open Subtitles قَبْلَ أَنْ نُؤجّلُ ويَتّخذُ قرارَنا، هناك أي شخص آخر الذي يوَدُّ لكي يُسْمَعَ على هذه المسألةِ؟
    - Efendim, burada sizinle konuşmak isteyen biri var. Open Subtitles حسنا, سيدي, هناك شخص ما هنا يوَدُّ أَنْ يَتكلّمَ معك
    Kahve almak isteyen? Open Subtitles هَلْ أى شخص يوَدُّ قهوةً؟

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more