Pekâlâ, bana göre herkes ikinci bir şansı hak eder. | Open Subtitles | نعم ، حسناً ، في رأيي الكُل يَستحق فرصة ثانية. |
Doğru. Yaşamayı hak etmiyor. | Open Subtitles | تلك الحقيقه إنه لا يَستحق أن يعَيْش. |
Oyunlarda daha göze çarpan bir yeri hak ediyor. | Open Subtitles | و يَستحق مكاناً ملائم فى الألعاب. |
Söylediğin gibi kararı sen vermedin ve eğer o bir hırsızsa cezasını hak etmiştir. | Open Subtitles | كما قُلتَ، أنت لَمْ تَحْكمْ عليه... وإذا كَانَ لصّ، فهو يَستحق العقابِ. |
Bir Praetor'un ilgisini hak etmez. | Open Subtitles | و لا يَستحق إهتمام قاضى |
Hayır, hak etmiyor. | Open Subtitles | لا يَستحق. |