Bir, bence Ben rüşvetin ne olduğunu anlamıyor. | Open Subtitles | اوّلا، أنا لا أعتقد ان بن يَفْهمُ مفهومَ الرشوةِ. |
Bu güzel bayan anlamıyor. | Open Subtitles | تلك السيدةِ الجميلةِ لا يَفْهمُ. |
Bunun ne güzel bir şey olduğunu anlamıyor mu? | Open Subtitles | ألا يَفْهمُ كم عظيمَ ذلك؟ |
Oyunu çok iyi anlayan biri bir keresinde demiş ki; | Open Subtitles | حَسناً، شخص ما الذي يَفْهمُ قالتْ اللعبةُ حَسناً جداً مرّة: |
Sonunda işten anlayan birileri geldi. | Open Subtitles | أخيراً، بَعْض الرجالِ الذي يَفْهمُ عملاً. |
Bence doktor Halsey bunu anlayacaktır. | Open Subtitles | حَسناً، أعتقد الدّكتور هولسي فقط قَدْ يَفْهمُ. |
Şimdi herkes ne yaptığımı anlayacaktır. | Open Subtitles | وأَنا متأكّدُ جداً لا أحد منهم يَفْهمُ ما الذي أفعله |
Güzel bir kız, Ama anlamıyor. | Open Subtitles | هي a بنت لطيفة، لكن لا يَفْهمُ. |
O beni anlamıyor. | Open Subtitles | إنه لا يَفْهمُ. |
Hiç kimse anlamıyor. | Open Subtitles | لا أحد يَفْهمُ. |
Burayı anlayan birine ihtiyacımız var. | Open Subtitles | نحن يَجِبُ أَنْ يكونَ عِنْدَنا شخص ما الذي يَفْهمُ هذا المكانِ. |
Bakın, Bay Hamilton, eğer Frank'e insanlara nasıl götlükler yaptığını... ve bu yüzden ileride muhtemelen sizin gibi tek başına ihtiyarlayıp... gideceğini anlatabilirsek, belki geçmişteki hatalarının... bazılarını telafi edebileceğini anlayacaktır | Open Subtitles | شاهدْ، السّيد هاملتن، نَحسُّ إذا فرانك يُمْكِنُ أَنْ فقط يَفْهمُ... الذي a dick هو إلى الناسِ في ماضيه... وكَمْ هو فقط سَيَنتهي من المحتمل القديم ولوحده يَحْبُّ نفسك... |