"يَكُونَ" - Translation from Arabic to Turkish

• olmak
• olmalı
• olması
• olacak
• olur
• olamaz
• olurdu
• olmasını
• olmaz
• olmayacak
• olarak
• olmaya
• olmanın
• olmayı
• olmaktan

Böyle korkunç bir şey konusunda mutlu olmak çok tuhaftı.
هو كَانَ غريبَ لِكي يَكُونَ سعيد بشأن شيء متجهم جداً.

Burada olmak ister, ama hareketli kalmak koşuluyla, öyle değil mi?
هو يُريدُ لِكي يَكُونَ هنا، لَكنَّه يُريدُ أَنْ يَبْقى نقَّال، حقّ؟

Sapını çatlatsan ne olur? Yani, tamiratı çok zor olmalı.
هذا الذراعِ غاليُ جداً، أنت يَجِبُ أَنْ أنْ يَكُونَ إستثمارَ.

- İnsanın bu kadar arkadaşı olması harika bir şey!
أنه لشيء رائع أَنْ يَكُونَ عِندك العديد من الأصدقاءِ المُخلصين

Sen Michael'ı kadınısın. Ve bildiğim kadarıyla beş dakikaya kadar burada olacak.
هو يُمكنُ أَنْ يَكُونَ هنا في خمس دقائقِ.

Orada olduğum sürece hiç kimse 'topshooter' en iyi vurucu olamaz.
دائماً أنا كُنْتُ هناك، لا أحد يُمكنُ أَنْ يَكُونَ القناص الأول

- Yine sınıfta olmak hoş bir duygu değil mi?
يَبْدو جيداً لِكي يَكُونَ خلفيَ في الصنفِ ثانيةً، أليس كذلك؟

Ama dürüst olmak gerekirse, bunun kimin hatası olduğunu umursamıyorum.
لكن لِكي يَكُونَ صادقَ، أنا لا أُريدُ الذي أَنتقدُ هذا.

Çekici olmak ve birçok kadınla yatmak insanı seri katil yapmaz.
أنْ يَكُونَ ساحِرات ويَشْدُّ الكثير مِنْ النِساءِ لا يَجْعلنَك قاتل محترف.

Anlıyorum, o zaman, şu besbelli Bayan Purdy, bu delikanlıdaki seni etkileyen şey neyse çok iyi gizlemiş olmalı.
أَرى، حَسناً، ثمّ، من الواضح، الآنسة بوردي، مهما تَرى في هذا الشابِّ هو يَجِبُ أَنْ يَكُونَ مدفونَ جداً بشكل جيد جداً.

Burası şimdi ajan kaynıyor olmalı.
هذا المكانِ يَجِبُ أَنْ يَكُونَ مليئ بالعملاء من الآن.

Mermi başına para aldığına göre, en iyi müşterin olmalı.
بالنسبة لتكلّفَة الرصاصةِ، يَجِبُ أَنْ يَكُونَ أفضلَ زبون عندَكَ .

Kafasından vurulan Kay'in kanının her yere saçılmış olması gerekirdi.
هناك يَجِبُ أَنْ يَكُونَ بَعْض رشّة مِنْ طلقةِ رئيسِ كاي.

Çocuklarının, senin daha iyi bir versiyonun olması için uğraşırsın...
تَدْخلُ المشروعَ الذي يَتوقّعُ طفلَكَ لِكي يَكُونَ نسخة أفضل نفسك.

Bugünlerde erken çıkıyor, ilerde de erkenci olacak galiba.
يَقُومُ مبكراًً هذه الأيامِ ، يَجِبُ أَنْ يَكُونَ رجل الصباحِ

O güvenlik önlemi olmazdı, eğer Tauri'li bir kadın tarafından keşfedilebilseydi... bir şans eseri olurdu... şimdi değil mi ?
لَنْ يَكُونَ هناك تدبير أمني كبيراً إذا كان يُمْكِنُ أَنْ يُكتَشفَ بواسطه أنثى الأرض الأولى التي تأتى ، الآن ؟

Çünkü beni bu siyah cüppeyle gören ilk kişinin öğretmenim olmasını istiyorum.
لأن أريدُ معلّمَي أن يَكُونَ أول واحد يراني إلبس هذه العباءة السوداء

Paris'ten sizi güvenli bir şekilde uzaklaştırmak daha akıllıca olmaz mı?
لا يَكُونَ حكيماً أَنْ يَكُونَ عِنْدَهُ أنت نشيط بسلامة خارج باريس؟

Şimdi her şeyi unutup, hayata devam etmeliyiz. Pek kolay olmayacak.
الآن يجب ان نَنْسِ ونُستمرّْ لَنْ يَكُونَ سهلَ

Ve Robert, sana hala tur rehberimiz olarak ihtiyacımız var.
، وروبرت، نحن ما زِلنا نَحتاجُك لِكي يَكُونَ دليلاً جولتِنا.

Bayan Giddens kibar olmaya çalışıyor.
لكن آنسةَ جايدينز نادرا ما يَكُونَ مؤدّب.

Joe gibi vampirler savaşın ortasında olmanın nasıl olduğunu bilirler.
يُرقعُ مثل جو، يَعرفونَ ما يَحسُ لكي يَكُونَ في المعركة

ve çaresizce normal olmayı istemeyi, ama böyle bir seçenek yok.
ولإرادة لذا للغاية لِكي يَكُونَ الوضع الطبيعي، لَكنَّه فقط لَيسَ خياراً.

Koruma olmaktan daha fazlası, hızlı olmak ve ölmeye hazır olmaktır.
هناكأشياءكثيرةتكونفيالحارس، أنْ يَكُونَ سريع أَو مُسْتَعِدّ أَنْ يَمُوتَ