Bu sularda mercanların bu denli serpilmesini sağlayan poliplerin dokuları içinde büyüyen mikroskobik bitkiler deniz yosunlarıdır. | Open Subtitles | يَزدهرُ المرجانُ في هذه المياهِ بمساعدة نباتات مجهرية، طحالب الذي يَنْمو ضمن أنسجةِ الهياكل الرخوة |
Brenda önlüğünü giyip masaya oturacak ve doktor içinde büyüyen yaşama bir göz atacak. | Open Subtitles | بريندا سَتَضِعُ على ذلك الرداءِ ويَتقدّمُ المنضدةَ والطبيب سَيُصبحُ اللَمْحَة الأولى الحياةِ يَنْمو ضمنها. |
Gittikçe büyüyen bir alternatif. | Open Subtitles | هو a يَنْمو بديلاً، a واحد جيد، أعتقد... |
Cenin normalin dokuz katı hızla büyüyor. | Open Subtitles | الجنين يَنْمو الآن تسع مراتِ بالنسبةِ للمعدل الطبيعيةِ |
Ve daha da büyüyor. | Open Subtitles | وهو يَنْمو بقوة |
Ot kısa süren yazda gayretle büyür ve burada güneydekinden çok daha az yırtıcı bulunur. | Open Subtitles | يَنْمو العشبُ بشدّة أثناء الصيفِ الحادِّ القصيرِ ومفترسين أقلَ مِنْ الذي في الجنوبِ الأبعدِ. |
büyüyor. | Open Subtitles | هو يَنْمو. |
"Sana olan aşkım boynun kanadıkça büyür" | Open Subtitles | "حبّي يَنْمو لَك كما تَنْزفىُ مِنْ رقبتِكَ " |
Otlar su altında kalır, ama yine de büyür. | Open Subtitles | العشب يُغطّسُ لكن ما زالَ يَنْمو. |