"يُثبت" - Translation from Arabic to Turkish

    • kanıtlamaz
        
    • kanıtlıyor
        
    • kanıtlar
        
    • kanıtı
        
    • kanıtlayacak
        
    • kanıtlayan
        
    • kanıt
        
    • ispatlamak
        
    • kanıtlamıyor
        
    • kanıtlanamadı
        
    • kanıtlamak
        
    • dair
        
    • ispatlar
        
    • kanıtlanmadı
        
    Bu birşey kanıtlamaz. Onu ihbar etmedim. Open Subtitles حسنـاً، ذلك لا يُثبت الكثيـر لم أهتم بوجوده هنـا
    Evet, tripodu kullandım ama bu onu benim öldürdüğümü kanıtlamaz. Open Subtitles أقصد، أجل، استخدمتُ حاملاً ثُلاثيّاً، لكن ذلك لا يُثبت أنّي قتلتُه.
    Fletcher'ın suçunu üstüne aldın, ve bu kaset kanıtlıyor bunu. Open Subtitles أنت تحمًلت اللوم من أجل فليتشر وذاك الشريط يُثبت ذلك
    Bu da soyguncuya yardım etmek için oteldeki camı senin çizdiğini kanıtlar. Open Subtitles الذي يُثبت بانّك خَدشت الزجاج في الفندق لمساعدة السارق
    Bunu sormanız gerçeği öyle olmadığınızın kanıtı. Open Subtitles حقيقة أنك تسأل هذا السؤال يُثبت أنك لست كذلك
    Sen gittiğinde, kim nasıl sen olmadığımı kanıtlayacak ki? Open Subtitles بمجرد أن ترحل , كيف يمكن لاى شخص أن يُثبت أننى لست أنت ؟
    Bu sayfayı 5 dakika içinde hatırlayıp hatırlayamamam hiçbir şeyi kanıtlamaz! Open Subtitles سواء كنت قادر أو غير قادر على حفظ هذه الصفحة في 5 دقائق لا يُثبت أيّ شيء.
    Ama eğer silahı bulamadıysanız bu benim suçlu olduğumu kanıtlamaz. Open Subtitles ولكن حتى لو عثرت على السلاح فلن يُثبت هذا الأمر أنّي مّذنب
    Yakaladığımız herhangi bir şey bir şeyi kanıtlamaz. Open Subtitles لا شيء مما صورناه يُثبت في الوقاع أي شيء.
    Ortalama ABD çalışanları, ücretli izinlerinin yalnızca yarısını kullanıyor, bu da ara verme fırsatımız olsa bile ara vermediğimizi kanıtlıyor. TED يستخدم المواطن الأمريكي العادي نصف رصيد إجازاته مدفوعة الأجر فقط، مما يُثبت أنه حتى وإن أُتيح لنا خيار الاستراحة،
    Almanların dünyanın en iyi oyuncak yapımcıları olduğunu kanıtlıyor. Open Subtitles يُثبت أن ألمانيا لازالت الأفضل في صناعة ألعاب الأطفال
    Söylenenler, bugün burada olanlar yalnızca böyle bir davanın başta asla açılmaması gerektiğini kanıtlıyor. Open Subtitles وهذا يدفعني للقول أن ما حدث اليوم يُثبت أن هذه الدعوى القضائية ما كان يجب أن ترفع في المقام الأول
    Sana inansam da inanmasam da sadakatin için gerekli kanıtlar elimizde. Open Subtitles سواء أصدقك أو لا، الولاء يُثبت في اللحظات الحرجة،
    Ayakkabı onun orada olduğu kanıtlar, adamı öldürdüğünü değil. Open Subtitles الحذاء فقط يُثبت أنها كانت متواجدة هناك، ليس أنها قامت بقتله.
    Sheriff King'in ölümü, onun olduğunu düşündüğümüz kişi olmadığını kanıtlar. Open Subtitles لكن موت رئيس شرطة الملك يُثبت أنّه ليس الشخص الّذي كنّا نظن.
    Ayrıca bu senin kızlar hakkında ne kadar az bilgi sahibi olduğunun da bir kanıtı. Open Subtitles هذا يُثبت قِلت معرفتك بالفتيات على أي حال.
    Tam ayaklarımın altında, gerçek katil olduğumun kanıtı duruyor. Open Subtitles ماتحت أقدامي هو الدليل الذي يُثبت أنني القاتل الحقيقي
    O gün fiilen onunla buluştuğumuzu kanıtlayacak bir şey. Open Subtitles شئ قد يُثبت اننا تقابلنا حقا هذا اليوم
    Hastada tedavi edilmemiş ekovirüs enfeksiyonu bulunduğunu kanıtlayacak ne test varsa. Open Subtitles اي اختبار يُثبت انه لم يكُن مصاباً بالفيروسية الإيكوية .. وية ...
    Dünyaya sadece hayatta kalan biri olmadığını ormanların kralını kafese kapatabilecek biri olduğunu kanıtlayan adamsın. Open Subtitles مَن اضطر ان يُثبت للعالم هذا لم يكن أحد الناجين وحسب، بَل حُبسَ في قفص ملك الغابة.
    Onlara kafasını biryere vurduğunu söyle Orada olduğuna dair bir kanıt olsun Open Subtitles أخبرهم بأنها صدمت رأسها احصل على سجل يُثبت وجودك هناك
    Senin kadar iyi olduğunu ispatlamak için. Open Subtitles حتّى يُثبت أنّه يماثلك في المستوى
    Çalamam. Bu hiçbir şey kanıtlamıyor. Open Subtitles ذلك لا يُثبت أيّ شيءٍ.
    Bugüne kadar çocuğun varlığı kesin olarak kanıtlanamadı. Open Subtitles حتى يومنا هذا، وجود ذلك الفتى لم يُثبت بدليل قاطع
    Tüm bu olayların başlamasının nedeni, arkanda olduğunu sana kanıtlamak istemişti. Open Subtitles هذا الأمرُ كلّهُ بدأ لأنهُ أرادَ بأن يُثبت ،لك أنهُ يحميك
    Arkasinda bir sey biraktigini ümit ediyorum Ghost ve onun sikistigine dair. Open Subtitles كُنت أتمنى أن أجد شئ قد تركته خلفها يُثبت أنها وجيمس يتضاجعون
    Bu ayrıca salgına Bixton'ın sebep olduğunu ispatlar. Open Subtitles إنه أيضاً يُثبت أن بيكستن ) سبب التفشّي )
    - Asla kanıtlanmadı ama yine de para ortadan kaybolmuştu. Open Subtitles لم يُثبت عليها لكن.. المال قد رحل على أي حال.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more