"يُسمح" - Translation from Arabic to Turkish

    • yasak
        
    • hakkı
        
    • izni
        
    • iznin
        
    • hakkım
        
    • yasaktır
        
    • izin verilmez
        
    • iznim
        
    • iznimiz
        
    • müsaade
        
    • izin verilmedi
        
    • izin veriliyor
        
    • izin verilmiyor
        
    • verilmiyordu
        
    Kişileri etnik kökeni ile tanımlamak yasak, ki bu, soykırımı ilk olarak başlatan şeydi. TED لا يُسمح لك بأن تميز شخصاً بعرقه ، والذي .. بالطبع .. كان السبب الأساسي في المجزرة.
    Bir Çinliye Çin restoranının yerini sormak yasak mı? Open Subtitles ألا يُسمح لي بسؤال شخص صيني عن مكان مطعم صيني؟
    Buranın bodrumundaki en kötü suçluların bile avukatlarına erişim hakkı var. Open Subtitles حتى أسوء السجناء في قبو هذا المبنى يُسمح له بمقابلة مُحاميه
    Havuzun sığ kısmından başka bir yere gitmeye izni bile yoktu. Open Subtitles إنه لم يُسمح له أن يبتعد عن الحافة الضحلة من المسبح.
    Yemek dağıtım sırasında, oturmak için vazifeni bırakma iznin yok. Open Subtitles لا يُسمح لكِ بالتوقف عن عملكِ أثناء تقديم الطعام
    O benim doğum günüm. Ve onlar olmadan huzurlu bir gün geçirmek benim hakkım. Open Subtitles هذا عيد ميلادى, ويجب أن يُسمح لى بيوم واحد من السلام بدونهم
    Eski üyelerin, tartışılan konuda bir menfaatleri varsa salona girmeleri yasaktır. Open Subtitles تنص قوانين المجلس ألا يُسمح بحضور الأعضاء السابقين حين يكونون موضوع المناقشة الجارية
    Örneğin... ben seninle evlenmek istesem, buna izin verilmez. Open Subtitles ‫على سبيل المثال ‫إذا أردت الزواج منك ‫حسنا، لن يُسمح به
    Nadide kitapların kasada tutulduğunu ve ortaya çıkmasının yasak olduğunu söyledi. Open Subtitles يخبرني أن الكتب النادرة تُحفظ بالخزنة و لا يُسمح بها خارج المركز
    Bitene kadar ailelerin oraya gelmesi yasak. Open Subtitles أنت تعلم أنه لا يُسمح بتواجد الوالدان هناك إلى أن تنتهي
    Yemekten önce çikolata yemem yasak. Open Subtitles لا يُسمح لي بتناول الشوكولاتة قبل العشاء
    Burası yasak alan. "Yüzülemez" Capice? Open Subtitles أقصد أن هذه منطقة ممنوعة لا يُسمح لأحد بالسباحة فيها
    Cadıların burada sihir yapmaları yasak. O kuralları çiğnedi. Open Subtitles لا يُسمح للساحرات باستخدام السّحر هنا، وهي خرقت القوانين.
    Ölüm tehditleri bitene kadar koşma yasak, yeni kural bu. Open Subtitles لا يُسمح بالركض حتى تتوقف جميع تهديدات القتل، هذه القاعدة الجديدة.
    Kısa bir süreliğine onların vücutlarına girme hakkı kazanıyoruz. Open Subtitles ولفترة قصيرة يُسمح لنا بالوصول إلى أجسادهن
    Serbestçe oynamaya izni olur. Dikkati dağılmaz. Open Subtitles يجب أن يُسمح له باللعب بكل حرية بدون تشتيت
    Sıra dışı bir şey görürsen onu indirme iznin var. Open Subtitles {\pos(192,210)} يُسمح لك بقتلها إذا رأيت أيّ شيء غير مألوف.
    Benim de senin sevmediğim yönlerini söylemeye hakkım olmalı. Open Subtitles يجب أن يُسمح لي لكي أخبركِ ما الذي لا يعجبني فيكِ.
    Kızların girmesi yasaktır. Open Subtitles لا يُسمح للفتيات بالدخول إليه.
    Bildiğin gibi, burada üzücü hikâyelere izin verilmez. Open Subtitles تعرف، القصص الحزينة حقّاً لا يُسمح بها هنا
    Koltukaltımda kıllar çıkana kadar babamın işinin kötü taraflarını konuşmaya iznim yok. Open Subtitles لا يُسمح لنا بالحديث عن الجزء السيء من عمل أبيّ حتى يظهر شعر إبطيّ
    Keşke gelebilseydim, ama iznimiz yok. Open Subtitles أتمنّى بأنّ يمكنني، لكن نحن لا يُسمح لنا
    Yalnızca hayatta kalanların geçmesine müsaade edilir. Onlar seçilmiş kişilerdir. Open Subtitles من ينجون وحسب يُسمح لهم بالعبور، فيكونوا المُختارين.
    Ve tabiî hepsinden öte, Ruslara izin verilmedi. Open Subtitles لن يسمح للبريطانيين بالدخول، وبالطبع قبل الجميـع لـن يُسمح بدخـول القـوات الروسيـة
    Üst düzey güvenlik altında. Yalnızca ailesinin girişine izin veriliyor. Open Subtitles إنه تحت حراسة مشدّدة، أفراد عائلتهِ فقط يُسمح لهم بالزيارة
    Oh, hayvanlara Piedmont Apartmanlarında izin verilmiyor, bu nedenle gitmelisin. Open Subtitles لا يُسمح للحيوانات بدخول شقق بيدمونت لذا, يجب ان ترحل
    Ve basitçe, tüccarların gemileri limana geliyordu ve yanaşmalarına dahi izin verilmiyordu. TED وبشكل أساسي، عندما بلغت سفن التجار الميناء، لم يُسمح لها أن ترسو.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more