Bu darbeyi, düşerek aldığınıza inanmak zor. | Open Subtitles | يُصعب تصديق أنّ هذه الكدمة كانت جراء الإصتدام بالجدار |
Çünkü bu günlerde insanın güvenecek bir şirket bulması oldukça zor, değil mi? | Open Subtitles | لانه يُصعب العثور على شركات يمكنكِ الثقة بها هذه الايام، صحّ؟ |
Eczacilik sirketinde çalisan birinin isledigi cinayeti, sanki dogal bir ölümmüs gibi göstermesi zor olmaz. | Open Subtitles | لن يُصعب الأمر على شخص يعمل في شركة أدوية، أن يجعل القتل يبدو كنتيجة طبيعية |
Sadece aradaki soğukluğu yok etmeye çalışıyorum. Ona ulaşmak gerçekten zor bir iş. | Open Subtitles | فقد قليلاً، من تكسير الجليد إنّه رجلٌ يُصعب عبوره |
Evet, o ışık var sende. Buralarda bulunması zor bir kalitedir. | Open Subtitles | إنّها جودةٌ يُصعب إيجادها هنا لذا افعلها واسحب الزناد |
Eğer hayatında bir adamı doğru atabilseydi kötüyü iyiye tercih etmesi onun için çok daha zor olabilirdi. | Open Subtitles | إن تمكن من أن يخطو خطوة واحدة صحيحة بحياته، هذا قد يُصعب الـأمر عليه بإختيار الشر لا الخير. |
Kendini tatmin ettiği elinde kırık bir kemikle, bu işi yapması zor değil mi? | Open Subtitles | مما يُصعب عملية الشبق الذاتي في وجود عظام مكسورة بخصوص عمل اليد ، صحيح؟ |
Bir adamın bunu neden çöpe atabileceğini hayal etmek zor. | Open Subtitles | يُصعب تخيل لما قد يُهمل رجلٌ ذلك بهاته الطريقة |
söylemek zor, erkek egosunu bir şekilde kırdım. | Open Subtitles | يُصعب علي قول هذا, إذا لم أُحطم غروره |
İş bulmak zor oluyor öyle de. | Open Subtitles | الأمر الذي يُصعب عليّ العثور على عمل |
Doğru yerin nerede olduğunu anlamak zor. | Open Subtitles | يُصعب حالياً معرفة المكان الصحيح |
Bu kadar dayanabilmenize inanmak zor. | Open Subtitles | يُصعب تصديق إنكما بقيتما كل هذا بالخارج |
Şu gölge insanları olayı kabul etmelisiniz ki yutması zor bir lokma. | Open Subtitles | إنه حقاً أمر يُصعب تصديقه يجبْ عليكْ أن تعترف بهذا! |
Bu zamanlarda bulması çok zor bir silah. | Open Subtitles | ذلك سلاح يُصعب الحصول عليه الآن |
Kendi kendine olmak daha zor, inanması daha zor. | Open Subtitles | الأمر أصعب وأنا وحدي يُصعب عليّ التصديق |
Eğer sen yardım etmeyeceksen bu onun için zor olacak. | Open Subtitles | يُصعب عليه الأمر من دونِ مساعدتك. |
- zor bir ricam var. | Open Subtitles | لديّ معروفٌ يُصعب عليّ أن أطلبه. |
Bulması zor bir insansın. | Open Subtitles | أنت رجل يُصعب العثور عليه |
Dioksitleri ıslak tutmak zor oluyor. | Open Subtitles | يُصعب إبقاء "ثاني الأكسيد" مبللاً |
"İyi bir saklanma yeri, bulunması zor, girilmesi ise kolay olan yerdir." | Open Subtitles | "{\pos(192,220)}بشكل عام, مكان الإختباء الجيد يُصعب إيجاده, ويُسهل الدخول له" |