"يُعطي" - Translation from Arabic to Turkish

    • verir
        
    • veren
        
    • verecek
        
    Kalp tam emin olmadığında cevabı acı verir. Open Subtitles ،عندما لا يُعطي القلب إجابة دقيقة يُجيب الألم
    Yangını yavaşça yayar ve kundakçıya da kaçması için yeterli zaman verir. Open Subtitles ينشر النار ببطىء، يُعطي الجاني وقتاً للهروب.
    Bombanın kontrolünü halktan birine verir mi sanıyorsun? Open Subtitles أتعتقد أنّه يُعطي السيطرة على تلك القنبلة لأحد من الناس؟
    Peki emir veren, uzun boylu, sarışın bir çocuk yok muydu? Open Subtitles ... أجل ولم يكن هناك فتىً أطول بِشعرٍ أشقر يُعطي الأوامِر؟
    Emirleri veren adamın elleri titriyordu. Open Subtitles الرجل الذي يُعطي أوامر كان لديه إرتعاش في يده.
    Ama ilişki sicilini göz önüne alırsak, bu konuda bana öğüt verecek son kişi sensin. Open Subtitles لكن بسجلِ نجاحاتكَ في العِلاقاتِ، أنت حول الشخصِ الأخيرِ الذي يَجِبُ أَنْ يُعطي نصيحةَ.
    Erkek, dişisine bulduğu tüm yiyecekleri verir; dişi memnuniyetle yer. Open Subtitles الذكر يُعطي أنثاه أي طعام يجده وهي تقبـل ذلك بكل حب
    Bu bir görev, kaçamak yapmıyorum. Merkez emir verir, açıklama yapmaz. Open Subtitles إنها مهمة وليست مهربًا، المركز يُعطي الأوامر، وليس التفسيرات
    Bu bir görev, kaçamak yapmıyorum. Merkez emir verir, açıklama yapmaz. Open Subtitles إنها مهمة وليست مهربًا، المركز يُعطي الأوامر، وليس التفسيرات
    Böbreklere maddeyi kristalize etmeleri için zaman verir. Open Subtitles مما يُعطي الكِلى وقت لبلورة الأشــياء
    "Ölüm yaşamımıza anlam verir... ve de önem... Open Subtitles "الموت يُعطي معنى لحياتنا... ولدرجة أكبر أهمية...
    Askeriye özgürlük vermez Leeds, emirler verir. Hele ki senin emre itaatsizlik geçmişin var. Open Subtitles الجيش لا يعطي خطوط عرض، يا (ليدز)، بل يُعطي أموامر، شيء لديكَ تاريخ بعصيانه.
    Bir öğrenci kızın, ona özel masumiyetini veren nedir? Open Subtitles مالذي يُعطي فتاة المدرسة طابعها البريء؟
    Biliyorum, güvenli gibi geliyor ama Patrick Clarkson gibilere güç veren orada tanınmayacak olması. Open Subtitles أعرف ذلك يبدو مثل مكان آمن، لكنّه عدم كشف الهوية الذي يُعطي شخص ما مثل (باتريك كلاركسون) قوته
    Emirleri veren o olsa gerek. Open Subtitles إنه يُعطي تعليمات من نوع ما
    Yinede sana orta seviye zencilerin, kendi türlerinden başkasına oy vermesine izin verecek birisi lazım. Open Subtitles مازلت تحتاج للاعب يُعطي السّود من الطبقة الوسطى... الترخيص بالتصويت ضد رجل منهم
    Bunun için de Percy'e nükleer maddeler verecek. Open Subtitles إنّه يُعطي (بيرسي) أسلحة نووية مقابل ذلك

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more