| Senin boş tuvalim olman gerekiyordu, unuttun mu? | Open Subtitles | يُفترض بك أن تكون ساحتي الفارغة, أتذكُر؟ |
| Meksika'ya gitmemiz için bir rota belirlemen gerekiyordu. | Open Subtitles | يُفترض بك أن تخطّطي لرحلتنا عبر المسكيك. |
| Dün kirlileri makineye atman ve bunun da bugün temiz olması gerekiyordu. | Open Subtitles | كان يُفترض بك أن تقوم بغسيل الملابس يوم أمس وهذا كان من المفترض أن يكون نظيفاً اليوم |
| Baba, burada olman gerekiyordu. | Open Subtitles | أبي، يُفترض بك أن تكون هنا. أين أنت بحق الجحيم؟ |
| Ama bana nasıl böyle olmayacağımı öğretmeniz gerekiyordu. | Open Subtitles | ولكن يُفترض بك أن تعلمني الطريقة حتى لا أكون كذلك. |
| Affedersin. "Uzun ara" dememen gerekiyordu. | Open Subtitles | آسف. لا يُفترض بك أن تقول "توقّف طويل عن الكلام." |
| Buranın bir saat önce bitmesi gerekiyordu. | Open Subtitles | كان يُفترض بك أن تنتهي منذ ساعة. |
| Oraya gitmemen gerekiyordu. | Open Subtitles | لم يكن يُفترض بك أن تذهب إلى هناك |
| Engelleri kaldırman gerekiyordu. | Open Subtitles | كان يُفترض بك أن تزيح العقبات. |
| Engelleri yok etmen gerekiyordu. | Open Subtitles | كان يُفترض بك أن تزيح العقبات. |
| Toplantıda olman gerekiyordu. | Open Subtitles | كان يُفترض بك أن تكون في الاجتماع. |
| Ne olman gerekiyordu, ha? | Open Subtitles | مالذي كان يُفترض بك أن تصبح ؟ |
| Onu Bunk Moreland'a götürmen gerekiyordu. Hatırladın mı? | Open Subtitles | كان يُفترض بك أن تسلّمه لـ (بانك مورلاند) ، أتذكر ؟ |
| - Ondan ayrılman gerekiyordu. - Biliyorum. | Open Subtitles | يُفترض بك أن تقطع علاقتك بها- أعرف- |
| Senin gözcülük etmen gerekiyordu. | Open Subtitles | يُفترض بك أن تكون المراقب |
| - Burada olmaman gerekiyordu. | Open Subtitles | -لا يُفترض بك أن تكون هنا |