"– لا" - Translation from Arabic to Turkish

    •   
    Ve şimdi, tedarik zincirinin bağımsız cumhuriyeti... bizi tatmin edecek şekilde... ...yönetilmemekte olan etik tüketim... ...ve ticaretiyle uğraşabiliriz. TED والآن جمهورية سلسلة التوريد المستقلة هذه لا يتم حكمها بطريقة ترضينا بأن تشارك في تجارة أخلاقية أو استهلاك أخلاقي
    Onlar bunu yapmak için değil, para kazanmak için kuruldular. TED بطبيعة الحال، هذا لا ياتي بشكل طبيعي للشركات المتعددة الجنسيات
    Beyin sarsintisinin anlamina bakarsak aslinda bayilmanin gerceklesmesi sart degil. TED ان تعريف الارتجاج الدماغي لا يتضمن بالتحديد فقدان الوعي ..
    Onlara iş yerlerinde geçirecekleri dört saatlik sessiz zaman dilimi inanılmaz değerli olacaktır. TED منحهم أربع ساعات من وقت هادئ في المكتب ستكون قيمة بشكل لا يصدق.
    fasulye hariç hiçbirşeye paramız yetmiyor. İşte bizim barınma ihtiyacımız ticarete böyle dönüştü, TED لا نستطيع ان نأكل أى شىء عدا البقوليات. هذا هو مسكننا أصبح سلعة.
    Kısmen kör bir kadın ve kocası çalışamıyor. 7 çocuğu var TED وهي شبه عمياء .. وزوجها لا يمكنه العمل ولديها سبعة أطفال
    Bu yüzden dinlemek bize kalmış ve bu kolay olmayabilir. TED إذن الأمر متروك لنا للاستماع، وهذا قد لا يكون سهلاً.
    Ama fiillerin aktif, daha zahmetli olduğunu ama devam eden katılım gerektirdiğini söylüyorlar. TED لكن الأفعال، كما يقولون، هي نشطة، لا أقل تطلبًا لكن تتطلب المشاركة المستمرة.
    İkinci el dükkânlarında bitmek bilmeyen kıyafetler arasında aranırken aklıma bir soru takıldı, almadığım diğer kıyafetlere ne oluyordu? TED وبينما كنت أفتش بين الرفوف اللامتناهية في متاجر الملابس المستعملة بدأت أتسآل: ماذا يحدث لكل الملابس التي لا أشتريها؟
    John Coltrane'in bir saksafon edinemediği dünyayı hayal edemeyen caz severler de var. TED وهناك محبون لموسيقى الجاز لا يمكنهم تخيل العالم بدون جون كولتراين ممسكًا بالساكسفون.
    Şimdi, sadece sesi kastetmiyorum, Demek istediğim, hakikaten içinizdeki o gök gürültüsünü dinleyin. TED الآن، لا أعني فقط الصوت، أنا أعني السماع حقاً لذلك الرعد داخل نفوسنا.
    Gelecek şimdi yarattığımız ve inşa ettiğimiz şeyden devam ediyor. TED المستقبل لا يزال مستمر بفضل الذي نبنيه و ننشئه الآن
    Ve bu çekim gerçek katılımcılarla çekildi; ne olduğunu bilmiyorlardı. TED وهذه لقطات مع مشاركين حقيقيين، لا يعرفون ما الذي يحدث.
    Diğer bir deyişle, şeyleri istemiyorum, karşılayacağı ihtiyaçları ve deneyimleri istiyorum. TED بكلمة اخري، انا لا اريد الاشياء، اريد الحاجات والتجارب التي تشبعها.
    Tabi pek çok çevreci büyümenin iyi olduğunu söylemez, çünkü, lügatımızda, asfalt aslında iki kelimeden oluşur: suç atmak. TED بعض خبراء البيئة الآن لا يقرّرون أن النمو جيد. لأن، في معجمنا، الأسفلت هو عبارة عن كلمتين: وضع اللوم.
    orada bir baba gördüğümde diğer annelerin onunla iletişime geçmediğini görüyorum. TED و أرى الأب هناك، الاحظ ان الامهات الاخريات لا يلعبن معه.
    empati veya bağlantı kurmaya kapasitesi olmayanlardır. Kimse bu konuda konuşmak istemez, TED ليس لهم مقدرة للتعاطف الإنسانى أو التواصل. لا أحد يريد التحدث عنه،
    Bugün başka konuşmacılar da göreceksiniz, şimdiden biliyorum, çarpıcı şeylerden bahsedecekler, ve, tabii ki, teknolojide asla böyle olmaz. TED أعرف أنكم ستشاهدون اليوم متحدثين آخرين، سيتحدثون عن أشياءَ تقصم الظهر؛ لكن مع التكنولوجيا، بالطبع، لا يحدث مثل هذا.
    Bir anlamda, bu Amerika'ya yerleşme hikayesi gibi birşey Avrupalıların akın ettiği güya bitmez tükenmez bir sınır olan Amerikaya TED بصورة ما هذه القصة هي محور استعمار الامريكيتين تلك القارات التي تملك الموارد التي لا تنضب والتي هرب إليها الاوروبين
    Ona şunu söylemek istedim ki size de bunu söylemek istiyorum, hastalıkların bizi hayallerimizden uzaklaştırmasına izin vermekten vaz geçmeliyiz. TED وارغب بأن اقول لها .. وأرغب بأن اقول لكم علينا أن لا نسمح للأمراض .. بأن تقوضنا عن تحقيق أحلامنا

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more