Yani, çözülmesi gereken ilk problem, ses dalgalarını nereden gelirlerse gelsinler, sıvıdaki dalgalara dönüştürmektir. | TED | وهكذا فإن أول مشكلة يجب حلها هي كيفية تحويل تلك الموجات الصوتية، أيًا كان مصدرها، إلى موجات في السائل. |
CA: Fakat göç, genel olarak, ulus-ulus temelinde çözülmesi zor olan diğer bir problem. | TED | كريس: لكن الهجرات، في الغالب هي مثال آخر لمشكلةٍ من الصعب حلها على المستوى الدولي. |
Yemek. Ve bir şekilde, senin sorunun çözülmesi benimkine nazaran çok daha kolay. | Open Subtitles | وبطريقةٌ ما, مشكلتُك أسهل للحل من مشكلتي |
Gabriela ile aranızda çözülmesi gereken problemlerin olduğunu herkes biliyor. | Open Subtitles | الجميع يعلم أن لك وغابرييلا لديكم ... مشاكل تحتاج للحل.. |
Ayrıca, çözülmesi biraz daha sürecek. | Open Subtitles | عدا ذلك، سيستغرقها الأمر بعض الوقت لكي تذوب. |
Kölelik sorunun bir kılıç yerine bir kalemle çözülmesi evladır! | Open Subtitles | مسألة العبودية هذه من الأفضل أن تُحل بالقلم وليس بالسيف. |
Oymalar, benim gibi bilginler tarafından bile çözülmesi çok zor olan kayıp bir dile ait olsa da çok yaklaştık. | Open Subtitles | بالرغم من أنّ النقوش مكتوبة بلغة مفقودة و من الصّعب حلّها حتى على العلماء مثلي و لكننا اقتربنا |
Bazı çatışmalar o kadar anlamsızdır ki kendiliğinden çözülmesi gerekir bence. | Open Subtitles | بعض الصراعات لا هدف لها و يجب أن تعطيها الوقت لحل نفسها |
Bu büyük bir problem. Ve aslında şu anki gibi devam edersek, bu problem çözülmesi çok zor bir hâl alacak. | TED | هذه مشكلة كبيرة. و في الواقع إذا إستمرينا على هذا النحو هذه مشكلة قد لا نستطيع حلها. |
Puzzle doğru bir cevabı olan, çözülmesi eğlenceli bir problemdir. | TED | اللغز هو مشكلة .. نجد متعة في حلها ونجد الحل الصحيح |
Brooklyn'de çözülmesi gereken cinayetler var. | Open Subtitles | . لا تزال توجد جرائم قتل تريد حلها فى بروكلين |
Oyun arkadaşlarını kaybedeceğin için çok üzgünüm, ancak acilen çözülmesi gereken bir problemimiz var. | Open Subtitles | أعتذر بشدة لأنك ستخسر أصدقاءك في اللعب لكننا نواجه مشكلةً حقيقيةً يجب حلها الآن حالاً |
Her 30 saniyede bir çözülmesi gereken bir kriz patlak veriyor ve benim de çözmem gerekiyor. | Open Subtitles | كل 30 ثانية هنا مصيبة يجب التعامل معها ويجب علي حلها |
O bir birey, çözülmesi gereken bir sorun değil. | Open Subtitles | إنها إنسان ، و ليس مشكلة للحل. إذا راعي مشاعرها. |
Belkide çözmeye çalıştığım, şeyin çözülmesi mümkün değildir zaten. Kulaklarında sorun yok. -Bence diş çıkarıyor. | Open Subtitles | ليس قابل للحل تبدو أذناه بخير |
çözülmesi gereken bir gizem var mı Liz? | Open Subtitles | أى ألغاز تحتاج للحل يا ليز؟ |
Geçici süper zeka, mega çekirdeklerin rektal boşluğunda çözülmesi sonucu oluşan bir yan etkisi sadece. | Open Subtitles | ذكائك المؤقت هو من الاعراض الجانبية للبذور العملاقة البذور تذوب في شرجك |
Pıhtıların çözülmesi zaman alacaktır. | Open Subtitles | ستأخذ الجلطات بعض الوقت لكي تذوب |
En büyük Amerikan şirketlerinden birinin araştırma ve geliştirme departmanını yönetiyorsanız, çözülmesi gereken heyecan verici sorunlar her gün sizi bekliyordur. | Open Subtitles | عندما تعمل بأكبر قسم للأبحاث والتطوير في أميريكا كُل يوم ستواجه مشاكل مثيرة تنتظر أن تُحل |
Bu üç kişiye oldukça gıpta ediyorum ama çözülmesi gereken bir dava var. | Open Subtitles | أنا أحب هؤلاء الثلاثة, لكن هناك قضية لابد أن تُحل |
Belki de çözülmesi gereken bir şeyler vardır. | Open Subtitles | لم يتم حلّها ؟ |
Yerel sorunların yerel insanlarla çözülmesi gerek Tyrone. | Open Subtitles | رجل الوجه الغربي يحتاج لحل الصراعات المحلية ، تايرون |
Meselelerin çözülmesi için sesini biraz yükseltmek yetiyor. | Open Subtitles | ذلك يكفي لرفع الصوت في جميع الأنحاء هنا لحل الأمور |
Ama Yugi adında bir çocuk için Milenyum Bilmecesi, eğer böyle bir şey varsa, çözülmesi gerekiyordu. | Open Subtitles | بالنسبة لشاب يدعى "يوجي" كان سر اللغز يحيره |