Ötekinin çığlığını duyunca, aklı başından gitti. | Open Subtitles | عندما سمعت صراخ الأخرى قفزت مباشرةً من جلدها |
Duyma yetisi o kadar güçlü ki, ...o gürültünün içinde kendi yavrusunun çığlığını ayırt edebilir. | Open Subtitles | سمعها حادّ للغاية بحيث يمكنها التعرّف على صراخ صغيرها الوحيد في الصّخب. |
çığlığını duydum, ormanın içinde buraya yarım kilometre mesafede. | Open Subtitles | سمعتها تصرخ و وجدتها مستلقية على أرض الغابة بالقرب من هنا |
Şu köpeği ve bir kadının çığlığını duydum. | Open Subtitles | أجل سمعت الكلب وتلك المرأة التي كانت تصرخ |
Ona bir bardak su almak için odadan çıktım ve sonra onun çığlığını duydum. | Open Subtitles | تركتُ الغرفة لأحضر له كأسًا من الماء و ثم سمعته يصرخ |
Ve bu da arka tarafından girdiğim resim çünkü uzayda çığlığını kimsecikler duymaz. | Open Subtitles | وهذا أنا أحتضنك من الخلف لأنه في الفضاء لن يستطيع أحد سماع صراخك |
Adalet kırmızı şeridi ya da apoletleri görmez, ama bazen öldürülen bir kadının çığlığını duyabilir. | Open Subtitles | اٍن العدالة لا ترى الشريط الأحمر أو الجديلة الذهبية و لكن العدالة يمكنها أحيانا أن تسمع صرخة امرأة تقتل |
Ne yani, şu banshee'yi bulup çığlığını geri almasını mı sağlayacaksın? | Open Subtitles | اذا ستذهب لمعرفه ما هذا الشؤم وتجعل تلك الفتاة تسترجع صرختها ؟ |
Ve alın kaplamalı serserilerin onlara isyan çığlığını verdi. | Open Subtitles | والأعداء المطلين بالذهب للتو أعطوهم صراخ التجمع |
Geçiyordum ve yardım çığlığını duydum. | Open Subtitles | مواطن قلق يعبر فحسب .. وسمعت صراخ للنجدة |
Tilki, tavşanın çığlığını duyunca koşarak gelir. | Open Subtitles | عندما يسمع الثعلب صراخ الأرنب، يأتي راكضًا |
Geçiyordum ve yardım çığlığını duydum. | Open Subtitles | مواطن قلق يعبر فحسب .. وسمعت صراخ للنجدة |
- Seni yarı beyaz puşt! - Hayır Çavuş! - Savaş çığlığını duyayım. | Open Subtitles | ـ لا، أيها الرقيب ـ أرني صراخ الحرب الهندية الخاص بك، بُني |
çığlığını duydum ve annen bana orada neler olduğunu söylemedi... | Open Subtitles | سمعتك تصرخ وأمك لم تقل لي ماذا كان يحدث لذا... |
-Evet, benim. Sayın Vali, o anda Bayan Reston'un yardım çığlığını duydunuz ve dolaptan silahı alıp adamı vurdunuz. | Open Subtitles | نعم. حضرة الحاكم، لقد سمعت السيدة ريستون تصرخ |
Aniden geri tepen sıcaklık yüzünden derin erirken, kendi çığlığını bile duyamazsın ve şarapnel doğrudan vücudunu yırtar! | Open Subtitles | وأنت لا تستطيع حتى أن تسمع نفسك تصرخ كما أن الحرارة الناتجة من الإنفجار ستذيب جلدك |
Her an birinin çığlığını duyabiliriz. | Open Subtitles | في أي لحظة الآن، نحن ستعمل سماع شخص ما يصرخ. |
Evet, önce parlak bir ışık oldu, sonra da birisinin çığlığını duydum. | Open Subtitles | نعم لقد حدث وميض لامع ثم سمعت شخص يصرخ |
Kollarını yukarı kaldırdıkça, çığlığını arttıracaksın. | Open Subtitles | أرفع ذراعيك للأعلى، إعمل على صراخك بأعلى صوت |
Bu, çığlığını kimsenin duyamayacağı hakkında daha detaylı ve eksiksiz bir anlatım oldu. | Open Subtitles | ... هذا بيـان أكثـر دقـة بشأن من سيسمـع صراخك و من لن يسمـع |
Her gece o annenin çığlığını duyarak uyanıyordum. | Open Subtitles | و كنت أستيقظ كل ليلة و أنا أسمع صرخة الأم |
Hem Canary çığlığını odaklamasını hem de her türlü sonik perdeyi aşmasını sağlayacak. | Open Subtitles | لن تمكنها من تركيز صرختها الكنارية فقط بل وستمكنها من تجاوز أي مثبطات صوتية. |
Birileri çığlığını duymuş olmalı ki adam planını gerçekleştiremedi. | Open Subtitles | فلابد أن هناك من سمع صراخها. ولم يكن يستطيع إتمام خطته. |
Her ölümü, her ölüm çığlığını. Hepsini birden. | Open Subtitles | جميع الوفيات وجميع صرخات الإحتضار دفعة واحدة. |