| Daha da ötesi, beni arka çıkışa nasıl yönlendireceğini tam olarak biliyordu. | Open Subtitles | علاوة على ذلك ، كانت تعرف تماماً كيف تخرجني من المخرج الخلفي |
| Bu kapsül kırk saniye sonra çıkışa yönelip kendini imha edecek. | Open Subtitles | حجرة القيادة هذه ستندفع نحو المخرج وتنفجر ذاتيًا خلال 40 ثانية. |
| Diğer tarafında bir servis koridoru var. Oradan çıkışa doğru git, bekliyor olacağız. | Open Subtitles | الآن، هناك رواق صيانة على الجانب الآخر، إتجه عبره نحو المخرج حيث سننتظرك. |
| Lütfen koşmayınız. Mümkün olduğunca çabuk en yakın çıkışa yürüyün. | Open Subtitles | نرجوكم عدم الركض سيروا باسرع ما يمكنكم الى اقرب مخرج |
| Mesela, yalancıların göz kırpma oranlarını değiştireceklerini, ayaklarını bir çıkışa doğru çevireceklerini biliyoruz. | TED | نعرف، مثلاً، نعرف بأن الكذابين سيغيرون طريقة غمز اعينهم، والتوجه لإيجاد مخرج. |
| Tamam. Şimdi, bu tarafta acil durumlarda çıkışa daha yakınım. | Open Subtitles | حسنًا، بهذه الناحية، أنا أقرب للمخرج بحالة وجود أي طوارئ |
| Otoyoldaydık ve yanlış çıkışa girmiştim. Gözyaşlarına boğuldu ve | TED | كنا علي الطريق السريع وسلكت المخرج الخاطئ. |
| Jeneratöre giden elektrik hattını izleyeceğiz. Her zaman çıkışa yakındırlar. | Open Subtitles | نتتبع خطوط الكهرباء الموصله الى المولدات فدائما ما تكون قريبه من المخرج |
| - Ekiplerce tutulacak, ama bu geniş çıkışa bir tane daha ekleyeceğim. | Open Subtitles | -سيغطون المخارج بفرق المسانده و لكننى سأضيف واحد هنا على المخرج الكبير |
| Lütfen! Yap şunu! Hala kız arkadaşını çıkışa getirmek istiyor musun? | Open Subtitles | أرجوك هل مازلت تريد فتاتك أن تخرج من المخرج |
| Sadece, Angeles Tepesi'ndeki ikinci çıkışa git. | Open Subtitles | تأكدي أن تسلكي المخرج الثاني عند أنجيليز كرست |
| Ne olursa olsun, devam et burası seni çıkışa götürür. | Open Subtitles | مهما حدث تابعي التقدم و ستصلين إلى المخرج |
| Bunu almanı ve çıkışa doğru gidip partnerimle buluşmanı istiyorum. | Open Subtitles | اريدك ان تأخذ هذه و تصعد الى المخرج حيث ستلاقي زميلي |
| Ve zehirli yılanlar et yiyen, kan pıhtılaşan bileşikleri sadece bir çıkışa sahip olan özel bölmelerde saklarlar: dişlerden çıkar ve avlarılana veya yırtıcılarına gider. | TED | وتخزن الثعابين السامة سمومها الآكلة للحم، المتسببة بجلطات الدم في حجيرات متخصصة لها مخرج واحد فقط: من خلال الأنياب، ثم إلى فريستها أو من يفترسها. |
| Mümkün olduğunca çabuk en yakın çıkışa yönelmeniz rica ediliyor. | Open Subtitles | نسألكم التوجه الى اقرب مخرج باسرع ما يمكنكم |
| Bu bir deneme değildir. Hemen en yakın çıkışa gidin. | Open Subtitles | هذا ليس بتمرين ، الرجاء التوجه لأقرب مخرج |
| Sydney'nin buluşma yerini Eisenzahn'dan arka çıkışa değiştirdiğini yazmışsın. | Open Subtitles | انت كتبت ان سيدنى غيرت مكان .الالتقاط الى مخرج مجاور |
| Pekâlâ, kuzeydeki çıkışa git, tamam mı? | Open Subtitles | حسناً، اذهب للأعلى للمخرج الشمالي حسناً؟ |
| Bu evde de Cate'in evinde de kızların yatak odaları çıkışa en yakın yerde. | Open Subtitles | في هذا المنزل و منزل آل هايل غرف نوم الفتيات كانت الاقرب للمخرج |
| Laboratuvar sonuçlarına göre, katil ya da katiller CSIların 'Merkezi cinayet'dediği çıkışa en yakın odadan kaçmışlar. | Open Subtitles | وفقاً للمصادر بداخل المعمل الجنائي القاتل أو القاتلين في الأغلب هربوا " من الغرفة التي يسميها المحققون " مركز الجريمة أقرب غرفة لمخرج الطوارئ |
| - Açele etmeyin ! Acele etmeyin ! - çıkışa yığılmayın ! | Open Subtitles | ـ لا تتدافعوا , لا تتدافعوا ـ اذهبوا نحو المخارج |
| Kontrol aracı güvene alınıyor. çıkışa hazırlanıyor. | Open Subtitles | إحكام إغلاق قمرة القيادة الاستعداد للإنزال |
| Çünkü insanlar biri koku bombası atmış gibi çıkışa koşuyor. | Open Subtitles | الناس يعدون إلى باب الخروج كما لو أن شخصاً ما ألقى قنبلة كريهة الرائحة. |
| Koşarak çıkışa gittiğini görür gibi olmuştum. | Open Subtitles | حسبتني رأيتكِ تندفعين من المَخرج |