| Daha önce Vatikan'dan hiç çıkmamış hazineler büyük Sogo mağazasının yedinci katında gösterildi. | Open Subtitles | الكنوز التي لم تغادر من الفاتيكان معروضة في الطابق السابع في مبنى "سوجو" |
| Hasta, Birleşik Devletler dışına çıkmamış. Tropik ülkelere hiç gitmemiş. | Open Subtitles | لكن المريضة لم تغادر البلاد أبداً خاصةً المنطقة الإستوائية |
| Ama çıkmamış, şu anda göçük altında, fakat kurtarma çalışmaları sürüyor. | Open Subtitles | لم يخرج بعد. ما زال داخل الأنقاض ولكنهم يعملون على إخراجه |
| Hayatında kimseyle çıkmamış ama balo için iki bilet aldı. | Open Subtitles | الذي لم يخرج بموعد طوال حياته قد أشترى تذكرتين لحفلة العودة إلى المدرسة |
| Bu kapı 55 yıldır o odadan çıkmamış olan bir kadının yüzüne açıldığında, çılgın bir kadın görmediniz. | TED | وعندما تم فتح هذا الباب في وجه إمرأة لم تخرج من تلك الغرفة منذ 55 سنة فإنك لم تشاهد إمرأة مجنونة |
| Kasede yumurtadan çıkmamış civciv mi olduğunu söylüyorsun? | Open Subtitles | أتقصدين أن هناك دجاج غير مولود في الطبق؟ |
| Eğer bu mümkünse açığa çıkmamış Ölü Deniz Yazıtları var demektir. | Open Subtitles | لا تزال هناك على الأرجح لم يكشف عنها ابوكريفا من مخطوطات البحر الميت. |
| Doğru. 3 ilçede George ya da Wade'le çıkmamış kız yok neredeyse. | Open Subtitles | صحيح لا يوجد أمرأه فى الثلاث مقاطعات لم تواعد جورج أو وايد |
| Belli ki ilaçlar vücudundan çıkmamış. | Open Subtitles | من الواضح أنّ الأدوية لم تغادر جسده تماماً |
| Bu şeyle 1980'den beri depodan çıkmamış gibi duruyor. | Open Subtitles | هذه الأشياء لم تغادر المخزن منذ عام 1980 |
| Bir düşünsene. Kadın o araziden hiç çıkmamış olabilir. | Open Subtitles | فكر بالأمر قد تكون لم تغادر المكان اصلا |
| Aleksandra, dün akşamdan beri çıkmamış halvetten. | Open Subtitles | "أليكسندرا" لم تغادر غرفة السلطان منذ ليلة البارحة |
| İçeri girmiş ama çıkmamış. Ama tek o değil. | Open Subtitles | ذهب للداخل لكنه لم يخرج لكنه لم يكن الوحيد |
| Belli ki arkadaşın bir süredir Dünya'dan çıkmamış. | Open Subtitles | من الواضح بان صديقك لم يخرج للعالم منذ فتره |
| O kadar da zor olmamalı. Sadece kendi dünyası dışına çıkmamış genç bir adam. | Open Subtitles | إنه فقط الشاب الذي لم يخرج إلى العالم. |
| 25 yıldır çıkmamış. Kendi kendini kapatmış buraya. | Open Subtitles | لم يخرج منذ 25 سنة نوع من الحجز الطوعي |
| Yani menzilden çıkmamış, izinsiz girmiş. | Open Subtitles | إذن هي لم تخرج من مسارها أنه إعتداء مقصود |
| Gece bir gibi girmiş ama dışarı hiç çıkmamış. | Open Subtitles | أخبروني أنها دخلت حوالي الساعة الواحدة ثم لم تخرج. |
| Araç, Ward Acres Doğa Koruma alanına girmiş ama çıkmamış. | Open Subtitles | دخلت السيارة إلى هُناك لكنها لم تخرج فدادين جناح الحفاظ على الطبيعة |
| Kasede yumurtadan çıkmamış civciv yok.Kasede yumurtadan çıkmış civciv var. | Open Subtitles | ليس هناك دجاج غير مولود في الطبق وليس هناك دجاج مولود في الطبق |
| Teşkilat'taki zamanıyla ilgili gün yüzüne çıkmamış herhangi bir bilgi aradığımız doğru diyebilirim. | Open Subtitles | سأعتبره دقيقاً أننا كنا نبحث عن أية معلومات إبان فترته في الخدمة العسكرية والذي لم يكشف أمره |
| Bir kez bile çıkmamış bir kız için, büyük ikramiye gibi bir şeysin. | Open Subtitles | كـ فتاه لم تواعد من قبل , فأنتِ ربحتي اليانصيب |