| Bu tsunami sirenlerinin çalışması çok önemli, fakat insanlar sirenlerin bataryalarını çalıyorlar. | TED | من المهم أن تشتغل صافرات التسونامي هذه لكن الناس يسرقون منها البطاريات. |
| Geri zekâlılar. İş verdiğim geri zekâlılar, değerli paramı çalıyorlar. | Open Subtitles | موظفون كسالى مثيرون للشفقة يسرقون مالي الثمين |
| Onlar bu ofisten kağıt çalıyorlar. | Open Subtitles | إنهم يسرقون أوراقاً سرية من هذا المكتب بالذات |
| Dinle, değişik tonlarda çalıyorlar. | Open Subtitles | انعم يعزفون الإيقاعات المختلفة حسنا، لمدة 55 يوما عزفنا على نفس الايقاع |
| Kendilerince veda ediyorlar-- yasaklanmış çalgılarla, yasaklanmış melodiler çalıyorlar. | Open Subtitles | ماذا يفعلون؟ يقولون وداعاً بطريقتهم. يعزفون نغمة ممنوعة قانوناً على آلة ممنوعه. |
| Hemen şurdaki patates torbalarına karşı işlerimizi çalıyorlar. | Open Subtitles | ضد هارسى البطاطس هناك الذين يسرقون أعمالنا |
| Geç geliyorlar, malzeme çalıyorlar. | Open Subtitles | النّاس يحضرون متأخرين، ..يسرقون التجهيزات. |
| Burada bir yerde ve diyor ki... tehlikeli yabancılar değerli vücut sıvımızı çalıyorlar. | Open Subtitles | إنه هنا ، و يتحدث عن خطورة الغرباء الأجانب يسرقون أشياءنا الثمينة و سوائل أجسامنا |
| Benim yılda kazandığımı onlar bir öğlende çalıyorlar. | Open Subtitles | إنهم يسرقون أكثر من مدخولي السنوي، في عشية واحدة |
| Benim bir yılda kazandığımdan fazlasını onlar bir öğleden sonrada çalıyorlar. | Open Subtitles | إنهم يسرقون أكثر من مدخولي السنوي، في عشية واحدة |
| Büyük miktarda sevkiyat olduğunda küçük miktarda çalıyorlar. | Open Subtitles | انهم يسرقون الصغيرة وعندما كميات.. .. كفى استخدامه لشحنات كبيرة. |
| Gözün arabada olsun. Listedekileri çalıyorlar. | Open Subtitles | من الأفضل مراقبتها أناسٌ يسرقون السيارات الّتي في القائمة |
| Sakallı manyaklar tuvaletimizden para çalıyorlar. Kontrolden çıktığını söyleyebilirim. | Open Subtitles | رجال ملتحون مجانين يسرقون الأموال من مرحاضنا ، أنا أقول أن الأمر خرج عن السيطرة |
| İnsanlar kendi kardeşlerinin bahçesinden olgun mangoları çalıyorlar. | Open Subtitles | الناس يسرقون حتى المانجو الناضجة من بساتين إخوانهم |
| Kasabada bir geceliğine çalıyorlar, o yüzden... | Open Subtitles | حسناً،إنهم يعزفون فى المدينة ليلة واحدة فقط،لذلك.. |
| Şimdi de havaalanının etrafında ksilofon çalıyorlar. | Open Subtitles | الآن يعزفون الإكسليفون وهم يلعبون البولينغ في المطار |
| İçerideki siktiğimin salakları ise enstrümanlarını bile zar zor çalıyorlar. | Open Subtitles | نصف الفتيات اللاتي يأتين من هنا بالكاد يعزفون على آلاتهم اللعينة |
| Kahretsin, bu şarkıyı günde 20 kere çalıyorlar. | Open Subtitles | يالهي , أنهم يعزفون تلك الأغنيه عشرينمرةفي اليوم. |
| Son dakika olduğunu biliyorum fakat Hangar 19'da çalıyorlar. | Open Subtitles | في الدقيقة الآخيرة , أعلمُ ولكنّهم سيعزفون في (هانجر 19) |
| Polis arabalarımızdan birini çalıyorlar, aptal sanıyoruz ama ikinciyi de çalıyorlar. | Open Subtitles | سرقوا سيارة شرطه جعلونا اضحوكه, ثم الثانيه |
| Yani projemi benden çalıyorlar, öyle mi? | Open Subtitles | إذًا سيسرقون مشروعي بعيدًا عني؟ |
| Sabahtan beri şu Çin şeyini çalıyorlar. | Open Subtitles | كانوا يشغلون تلك الموسيقى الصينيه طوال اليوم |
| Onların anahtarlarını çalıyorlar ve evlerine giriyorlar. | Open Subtitles | يسرقان مفاتيحهم ويقتحمون منازلهم. |
| Kurucular günü töreni. Charter çanını her sene çalıyorlar. | Open Subtitles | موكب عيد المؤسسين، يدقون جرس الميثاق كل سنة. |
| Bu müzik de gürültülü. Dansçılar için çalıyorlar. | TED | وهي أيضاً موسيقى عالية، فهم يعزفونها للراقصين. |
| Oyları çalıyorlar. | Open Subtitles | انهم يسرقوننا |
| Kontrol ederlerken de gücünü çalıyorlar. | Open Subtitles | وبمجرد أن يسيطروا عليكي، سوف يسلبونك من كل قواكِ. |
| Sahneyi değiştir, okyanusta çalıyorlar. | Open Subtitles | هو المخدر. يحول المسرح، الذي يُعزَف عليّه إلى محيط. |
| Yok canım, inandın mı buna? Ne bayrak çektiler, ne de çan çalıyorlar. | Open Subtitles | لم يقرع الجرس بعد لذلك فأنه لا يعنى الكثير |