"çantasındaki" - Translation from Turkish to Arabic

    • حقيبتها
        
    • بحقيبة
        
    • حقيبته
        
    • في حقيبة
        
    çantasındaki belgeleri küçük bir fotoğraf makinesiyle kopyaladı. Open Subtitles صورت الوثائق من حقيبتها بآلة تصوير صغيرة
    çantasındaki belgeleri küçük bir fotoğraf makinesiyle kopyaladı. Open Subtitles صورت الوثائق من حقيبتها بآلة تصوير صغيرة
    çantasındaki biletlerin 4 tanesi kurbanın kredi kartıyla alınmış. Open Subtitles أربعة تذاكر سحبناها من حقيبتها كلفت من بطاقتها المصرفية
    Davian'ın çantasındaki planlara göre Hengshan Lu binasının 56. katındaki laboratuvarda. Open Subtitles ووفقا للاوراق بحقيبة دافين انه بالمعمل بالدور السادس والخمسين من مبنى شنغهاي لو
    Çocuk tek kelime etmedi. İsmini de sırt çantasındaki etiketten biliyoruz. Open Subtitles الشيء الوحيد الذي نعرفه هو اسمه مِن علامة على حقيبته
    Sanırım Bay Lawson'un çello çantasındaki parayı merak ediyorsunuz. Open Subtitles أفترض بأنك سوف تتسائلين حول المال الذي في حقيبة تشيلو السيد لوسن
    En küçük çantasındaki sırrı her ay saçına 1000 dolar harcamasıymış. Open Subtitles حقيبتها الصغيره ألفدولارانفقتعليها في الشهر لحياكتها،
    Carlotta Adams'ın kardeşine yazdığı mektubu ve çantasındaki kelebek gözlüğü düşünüyorum. Open Subtitles وأفكر برسالة (كارلوتا آدامز) إلى أختها والنظارات التي وجدناها في حقيبتها
    çantasındaki şeylerin çoğunun ne olduğunu bilmiyorum ki. Open Subtitles أنا لا أعرف نصف الاشياء التي في حقيبتها
    Bunu ona yapan o dört çocuk ve çantasındaki küçük şişe. Open Subtitles هذا و 4 اطفال، و القارورة فى حقيبتها
    Sonra Monroe Gölü'ne vardınız ve acıkmıştınız annem çantasındaki tuzlu krakerleri paylaştı. Open Subtitles وأنت انتهى بنسبة بحيرة مونرو، وكنت جائعا، حتى أمي المشتركة saltines لها من حقيبتها.
    Bana bir iyilik yapıp sevgilin Heather'a çantasındaki kağıt mendilden ödünç alıp alamayacağımı sorar mısın? Open Subtitles إعمل لي خدمـة هل سألــت (هيــذر) لو إستعرت منديل من حقيبتها
    King'in çantasındaki para tam olarak kızı için istenen fidye miktarına eşitti. Open Subtitles "المال الذي كان بحقيبة "كينج كان نفس كمية المال الذي طلب كفديه لابنته
    ACPD Nadine'in çantasındaki laptopa bakmama izin verdi. Open Subtitles لقد سمحت لي الشرطة بتفحّص الحاسوب المحمول بحقيبة العمل الخاصّة بـ(نادين).
    Tedavi sürecinin bir kısmı. çantasındaki tek hap bunlardı. Open Subtitles حسنا , تلك كانت الحبوب الوحيدة فى حقيبته
    Bir de spor çantasındaki giysilerin kokusunu duysan... Open Subtitles يجب عليك شم الملابس التي في حقيبته
    çantasındaki şey hakkında-- Nasıl da-- Open Subtitles حول التغوّط على حقيبته.
    Onlara babanın çantasındaki dökümanları mı gösterdin? Open Subtitles أريتهم المستندات التي كانت في حقيبة والدك؟
    Kesinlikle katilin evrak çantasındaki tablo değil. Open Subtitles تلك بالتأكيد ليست اللوحة التي كانت في حقيبة الضحيّة.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more