Galiba insanın kendine saygısı olmayınca ve çaresizce insanları etkilemeye kalkınca demek ki... | Open Subtitles | لكن أظن أنه عندما لا يكن لديك احترام لنفسك ،تصبح يائس لأبهار الناس |
Westboro'dan ayrılışımdan birkaç hafta önce, annem bana bir şey söyledi; ailemle kalabilmemin bir yolu olmasını çaresizce umut ederken... | TED | قالت لي أمي شيئاً قبل أسابيع من مغادرتي لويستبرو، حين كنت آمل بشكل يائس أن تكون هناك طريقة ما كي أظلّ مع عائلتي. |
Bu kitabın size yalan söylüyormuş gibi görünmesini istiyorum, çaresizce ve umutsuzca, bir alkoliğin yapacağı gibi. | TED | أريد هذا الكتاب أن يبدو وكأنه يكذب عليكم، بطريق يائسة ومستميتة، بنفس أسلوب مدمن كحول. |
Yaşayan insanların çoğundan daha fazla koltukta kalan bir elin parmaklarını zor geçen liderlerin oluşturduğu bir kıtadayız. İşe yarayabilecek yeni bir şeyin ihtiyacını hissediyoruz çaresizce. | TED | و في قارة حيث يمسك عدد قليل من القادة بالسلطة لفترة أطول من أعمار غالبية السكان, فنحن في حاجة يائسة لشيء جديد شيء يمكن أن يفيد. |
Her günün sonunda, bitkin ve acı içinde zirveye ulaşır ve ittiği kayanın tepeden aşağıya yuvarlanışını çaresizce izler. | Open Subtitles | في نهايه كل يوم, يصل إلى قمة الجبل منهك القوى ويصبح يائساً وهو يرى هذه الصخرة تتدرحج إلى أسفل |
Çocuk çaresizce ağlarken, ben bütün tabağı afiyetle yedim. | Open Subtitles | أكلت القطعة بشراهه بينما هو اخذ يبكي من شدة اليأس |
Bense evime gittiğimde çaresizce, birileriyle dürüst olabileceğim bir anı arıyorum. | Open Subtitles | بينما أذهب الى المنزل وأنا سعيده ولكنى يائسه من الداخل |
Dediğin gibi beş yıl çaresizce bekleyip birden böyle bir şeyin olması aklıma bir şey getirdi. | Open Subtitles | خطر لي أنك بإنتظارك خمس سنوات وبعدما أصبحت كما تقول , يائس |
Küçük olan ikisi, çaresizce bağlı erkekler. | Open Subtitles | الواحد الصغيرة الذكور المكرسين بشكل يائس |
Dokuz yaşındaydım, benimle gurur duyman için çaresizce çabalıyordum. | Open Subtitles | تسع سنوات من العمر,وكنت يائس لجعله فخور بي |
Zırhlı birlikler, çaresizce direnenlere karşı ilerliyordu. | Open Subtitles | الطوابير المدرعة كانت تتقدم فى مواجهة مقاومة يائسة |
Sorumluluklarından kurtulmak için çaresizce bir çabaydı. | Open Subtitles | لقد كانت محاولة يائسة لرفع المسؤولية عنه |
Çaresiz zamanlar, ha? Adama çaresizce işler yaptırır. | Open Subtitles | الأوقات اليائسة تجعل الناس يقترفون أعمالاَ يائسة |
İki veya üç gün içinde, çaresizce bir şeyler deneyecektir. | Open Subtitles | بغضون يومين أو ثلاثة , سيلجأ الى شيئا يائساً |
Neden çaresizce odanın duvarlarında yolunu bulmaya çalışıyor? | Open Subtitles | ولم يتحسس طريقه يائساً حول جدران الغرفة ؟ |
Neden çaresizce bu insanlara ayak uydurmaya çalışıyorsun | Open Subtitles | منذ متى تكونى فى منتهى اليأس حتى تتناسبى مع هؤلاء الاشخاص ؟ |
Bazen insanlar birisinin ilgisini çekmek için çok çaresizce şeyler yapabilir. | Open Subtitles | في بعض الأحيان الناس يفعلون يائسه ليحظون بالأهتمام |
Avına karşı harekete geçmek için çaresizce kıyıya yaklaşıyor. | Open Subtitles | إقتراب أكثر إلى الشاطئ لفريسته يجب أن تكون فعلا يأس من طرفه. |
Kendi teşhisini çaresizce onaylatmak istiyor ve karşı gelenlere de şiddet uygulayacaktır. | Open Subtitles | إنه مستميت ليؤكد تشخيصه الذاتي وسوف يكون عنيفًا تجاه من لا يفعل. |
35 milyon. Bu nedenle çaresizce çalışan sayısını azaltmaya uğraşıyorlar. | Open Subtitles | لهذا كانوا يحاولون يائسين للتخلص من الموظفين. |
Sadece orada otur ve prensin çaresizce ölmesini seyret. | Open Subtitles | فقط أجلسي هناك وراقبي الأمير وهو يموت بعجز |
Bir çocuk var; gelecekten hiç umudu yok, ama çaresizce daha iyi bir hayat istiyor. | TED | يوجد هناك طفل ليس لديه أمل في المستقبل ولكنه بحاجة ماسة ليعيش حياة أفضل. |
Son. Bunlar çaresizce yazmak istediğim kelimeler. | Open Subtitles | النهاية , الكلمة التى أتمنى يائسا أن أكتبها |
Annenin bastırmak için çaresizce uğraşıp durduğu o yetenekler... | Open Subtitles | هذه القدرات المذهلة التيّ حاولت أمكِ يائسةً لإخفائها |
%87'si üyelik için çaresizce tekrar arıyor. | Open Subtitles | سبع و ثمانين بالمائة منهم عادوا واتصلوا والمزيد أيضا يائسون من أجل الحصول على العضوية |
Her ne kadar, sen çaresizce açıklama istesen de. | Open Subtitles | ولكنك تحتاجين إلى تدريب مضن |