"çarpık" - Translation from Turkish to Arabic

    • ملتوية
        
    • منحرف
        
    • الملتوية
        
    • ملتوي
        
    • مقوس
        
    • معوج
        
    • معوجة
        
    • مشوهة
        
    • منحرفة
        
    • المحدودب
        
    • وملتوية
        
    • منحنية
        
    • عوجاء
        
    • متقوسة
        
    • مشوه
        
    Bir orman kasvetli, çarpık ağaç dalları karışmış sarmaşıklar ve yağmur. Open Subtitles غابة, براري, أعضاء ملتوية عرائش خانقة و مطر
    Tehlikeli olduğunu biliyorum. Politikacı olduğuna göre beyni zaten çarpık olmalı. Open Subtitles أعلم أن أمر خطير خاصةً أنه رجل سياسة، مخه منحرف تماماً
    Bu çarpık göğüs uçları yüzünden çok şey göğüslediğine eminim. Open Subtitles أراهن أنه تم كبح جماحك كثيرا مع هذه الحلمات الملتوية
    Zavallı bir Batılı fahişe ülkeme gelip de bana sapkın Kur'an yorumlarını dayatabileceğini sanması için nasıl çarpık yollardan geçmiş olabilir ki? Open Subtitles أي طريق ملتوي هذا الذي حمل عاهرة غربية مثيرة للشفقة مثلك على التفكير أن بوسعها المجيء إلى وطني وتملي علي تفسيرات منحرفة خاطئة للقرآن؟
    Eğer çarpık bacaklı olduğumu düşünüyor iseniz paçalarımı yukarıya çekebilirim. Open Subtitles إذا ظننت أننى مقوس الساقين فسوف أرفع لك سروالى
    Hafifçe çarpık bir küçük parmağa sahip. Open Subtitles كان لديه خنصر معوج قليلاً
    çarpık dişi var ama dişçiye gitmekten bıkmış ve bir daha gülerek poz vermemiş. Open Subtitles إنها معوجة لكنها كانت تكره الطبيب أكثر لذا لا تبتسم
    Sizin neler olduğuna dair çarpık fikirleriniz var. Open Subtitles حسناً، أنتم كثيراً ما تختلقون قصص مشوهة حول ما حدث
    Yani bu üç çarpık bilgi kaynağından uzaklaşmak çok zordu, değil mi? TED لذلك كانت هذه ثلاث مصادر منحرفة للمعلومات من الصعب الإبتعاد عنها.
    çarpık, paralel bir teknoloji kullanarak bu medeniyete gizlice girdin. Open Subtitles أنك قد اخترقت هذه الحضارة بوسائل تكنولوجية ملتوية
    Ama aklından geçenleri bilmek istiyorsan... daha sinsi, daha çarpık, daha çıkarcı düşünsen iyi olur. Open Subtitles لا اعرف, ولكن اذا اردت الدخول الى عقلها عليك التفكير بطريقة ملتوية ومتلاعبة, مثل تفكريها
    Onu kendi dünyana sürüklemenin, bir canavarla çarpık bir ilişkiye zorlamanın onu korumak olduğunu mu düşünüyorsun cidden? Open Subtitles أتظن حقاً أن جرها لعالمك وإجبارها علي علاقة ملتوية مع وحش ستحميها؟
    Dünyayı nasıl çarpık bir perspektiften gördüklerini ima ederler normalin dışında. Open Subtitles إنها تلمح إلى منظور منحرف بعض الشيء على كيفية رؤيتها للعالم وضع غير طبيعي
    Büyürken yaşadığın çarpık bir şeyler. Open Subtitles شيء منحرف في السنوات التكوينيه الخاصه بك
    Yoksa bu çarpık düşünce yapısı daha ana rahmindeyken mi şekillenmeye başladı? Open Subtitles أو أن الأفكار الملتوية تجري في عقلك وماثلة منذ كنتِ في الرحم؟
    Sahte ümitler ve çarpık hayallerin bir dramasıdır. Open Subtitles إنهم مشحونين بالدراما,الآمال الملتوية و الأحلام الزائفة
    Biraz çarpık. Fakat öyleyse ne olmuş değil mi? Open Subtitles ملتوي قليلا ولكن وليكن صحيح؟
    Ve bu fırsatı Bayan Novak bir ördek gibi yürümediğim ve çarpık bacaklı olmadığım konusunda sizi bilgilendirmek için kullanmak istiyorum. Open Subtitles و أود أن أنتهز هذه الفرصة يا آنسة " نوفاك " لكى أخبرك اننى لا أسير مثل البطة و أننى لست مقوس الساقين
    Bulmuş çarpık bir peni çarpık merdivenin üstünde Open Subtitles وجد عملة 6 سنت معوجة* *على سُلَّم معوج
    Şurada ve şurada yana doğru giden, sabitlenmiş yan kesici dişler var. Yani, dişlerin hepsi çarpık çurpuk. Open Subtitles ،ثمة قواطع جانبية مسننة هنا وهنا أعني أن الأسنان كلها معوجة
    Senin çarpık kadın-erkek ilişkileri anlayışın bir gerçek değil. Open Subtitles لديك صورة مشوهة عن علاقة الرجال و النساء و هذه ليست الحقيقة
    Aralarında çarpık bir ilişki olduğunu sanmıştım, ama değilmiş. Başka bir şey. Open Subtitles خلتها علاقة غرامية منحرفة , لكنها ليست كذلك
    İhtiyar, çarpık adam evdeki gerçek kötülüğü görmemizi engelleyen birer aldatmacaydı. Open Subtitles العجوز والرجل المحدودب مجرّد واجهة تحاول منعنا من رؤية الشرّ الحقّ في ذلك المنزل.
    Oyüzden çarpık dişini çekip sonra yeniden takacağız. Open Subtitles ذلك ما نحن بصدد القيام به هو استخراج الأسنان إهرين وملتوية ومن ثم نحن سوف زرع فيه ، كأنك شجرة.
    Bazı anormallikler bulduk. çarpık ve anormal derecede kısalar. Open Subtitles لقد عثرنا على بعض الأشياء الشاذة, إنها منحنية و قصيرة بشكل غريب
    Ağaç cinlerinin uzun dişleri ve çarpık göbekleri vardır. Open Subtitles العفاريت لديها أنياب طويلة وبطون عوجاء
    Çok yakışıklı biri, senin çarpık bacaklı biri olmadığına şaşmamalı. Open Subtitles هو مثير جداً ، أنا متفاجأة انكِ لستِ متقوسة الساقين
    Sadece evlilikle ilgili bu çarpık görüşleri nereden çıkardığını merak ediyorum. Open Subtitles أنا فقط لدي أي فكرة حيث حصلت هذه الآراء مشوه على الزواج.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more