Bisiklet süren çocuk değildi. Bir adam arabayla bırakıyordu. | Open Subtitles | لم يكن طفلا على دراجة وإنما رجل في سياره |
Müteahhidlerin arasında son su yalıtımı için bunların arasına sığabilen --ve bir çocuk değildi -- birisi vardı. | TED | كان هناك شخص واحد في المقاولين الذين كان بالحجم الكافي -- ولم يكن طفلا -- الذي يمكن أن يكون بينها لمنع تسرب المياه النهائي للمبنى. |
İyi bir çocuk değildi. | Open Subtitles | هو لم يكن فتى لطيف |
Bu, sıradan bir çocuk değildi. | Open Subtitles | ولم يكن فتى عادى يا (دانى)ّ |
İyi ve mutlu bir şey. Çünkü kötü bir çocuk değildi, değil mi? | Open Subtitles | شيئا جيدا وسعيدا لأنه لم يكن ولدا سيئا ، أليس كذلك؟ |
Kötü bir çocuk değildi, değil mi? | Open Subtitles | لم يكن ولدا سيئا ، أليس كذلك؟ |
Şu konuda açık olalım ki o masum çocuk değildi, o bir aslandı! | Open Subtitles | لنكن زاضحين لم يكن طفل أزهار لقد كان أسدا |
Orange County'den gelen zengin bir çocuk değildi. | Open Subtitles | انها لم تكن طفلة غنية من مقاطعة اورانج |
O mutsuz bir çocuk değildi. | Open Subtitles | لم يكن طفلا غير سعيد |
Normal bir çocuk değildi. | Open Subtitles | لم يكن ولدا عاديا |
Sıradan bir çocuk değildi, cehennemde doğmuş bir çocuktu. | Open Subtitles | ولكنه لم يكن طفل عادي لقد كان طفل وُلد في الجحيم |
Öncelikle Lyle Gibson çocuk değildi. 19 yaşındaydı. | Open Subtitles | حسناً ، اولا ذلك الفتى "لايل جيبسون" لم يكن طفل لقد كان فى الـ19 من عمره |
Zoe normal bir çocuk değildi. | Open Subtitles | - - انها لم تكن طفلة طبيعية |
Cynthia çocuk değildi. | Open Subtitles | سينتيا " لم تكن طفلة |