Bu adada yüz günden fazla zaman geçirdim. çok şey biliyorum. | Open Subtitles | أمضيتُ ما يربو على المئة يوم على هذه الجزيرة، أعرف الكثير |
Bak, kirli kahve fincanları hakkında çok şey biliyorum... ve bir sürü gerçek biliyorum. | Open Subtitles | اسمعي، أنا أعرف الكثير عن فناجين القهـوة المتسخة وأعلم الكثير من الحقائق |
Bu salaklar hakkında çok şey biliyorum ama şu iki salak hakkında bir fikrim yok. | Open Subtitles | أعرف الكثير من الأغبياء لكني لا أعرف أحد غبي كهذان الاثنان |
Haklısın Marty. Zaten çok şey biliyorum. | Open Subtitles | أنت على حق يا مارتي أنا أعلم الكثير بالفعل. |
Hakkınızda gazetelerden çok şey biliyorum. | Open Subtitles | اعرف الكثير عنك, نعم يا سيدي, انها الصحف. |
Şimdi gerçekten çok şey biliyorum. Peki neden yataktasınız? | Open Subtitles | الأن انا أعرف الكثير من اللازم ولكن لماذا أنت في السرير؟ |
çok şey biliyorum. Senin kimseye zarar vermeyeceğini de biliyorum. | Open Subtitles | أعرف الكثير من الأمور أعرف بأنك لا تريد أن تؤذي أحد |
Winther haydudun tekidir. Hakkında çok şey biliyorum. | Open Subtitles | انهم ليسوا سوى عصابات أنا أعرف الكثير , وعندي دليل على ذلك |
Atlarla ilgili çok şey biliyorum ve ahır yönetebilirim. | Open Subtitles | أنا أعرف الكثير عن الخيول وأستطيع إدارة اسطبل |
Periyodu hakkında o kadar çok şey biliyorum ki kendimi onu hamile bırakmak için baskı altında hissediyorum. | Open Subtitles | أعرف الكثير عن دورتها الشهرية لدرجة أحس بأنه يجب علي إخصابها. |
Pek çok şey biliyorum. Lakin treni bilmiyordum. | Open Subtitles | . أعرف الكثير من الأشياء , ولكن القطار لا |
Dinle, T. Boone Pickens, bu iş hakkında çok şey biliyorum. | Open Subtitles | انصت، تي بونس بيكنس أنا أعرف الكثير بشأن هذا العمل |
Ve yine hakkında çok şey biliyorum tabii sakladığın bir kaç sır dışında. | Open Subtitles | وحتى الآن أنا أعرف الكثير عنك، باستثناء عدد قليل من أسرار أن تحافظ على ما يرام. |
Hançer hakkında çok şey biliyorum. Ancak senin kılıcın hakkında bir şey bilmiyorum. | Open Subtitles | أعرف الكثير عن الخنجر لكنْ ما لا أعرف عنه هو سيفك |
Sandığından daha çok şey biliyorum Lara. | Open Subtitles | لأنك لا تعرف. أنا أعرف الكثير مما كنت اعتقد، لارا. |
Yani aslında bir platform kurmak hakkında çok şey biliyorum, ve bir Akranlar, Inc. şirketi kurmak hakkında, çünkü son Paris'te son iki senemi bunu yaparak geçirdim. | TED | اذاً أنا فعلاً أعرف الكثير عن بناء منصة أقران الآن, و"شركة أقران", لأنني قضيت العامين الماضيين أقوم بذلك في باريس. |
Kaplarla ilgili çok şey biliyorum. | TED | أعرف الكثير عن الأواني الفخارية. |
Senin hakkında sandığından çok şey biliyorum. | Open Subtitles | إني أعرف الكثير عنك. أكثر مما تتوقعه. |
- Hayır hiç karşılaşmadık. Ama onun hakkında çok şey biliyorum. | Open Subtitles | -لا، لم ألتق به سابقا ً، لكني أعلم الكثير عن الرجل |
Onun hakkında bilmediğiniz, size anlatamayacağım çok şey biliyorum. | Open Subtitles | . أعلم الكثير عنه . أشياء لن تستطيع أن تعلمها . أنا لا أَستطيع إخبارك |
- Bu evle ilgili çok şey biliyorum. | Open Subtitles | اننى اعرف الكثير عن هذا المنزل |
Senin hakkında çok şey biliyorum. | Open Subtitles | أنا أَعْرفُ الكثير عنك |
Lütfen. Muhtemelen düşündüğünden daha çok şey biliyorum. | Open Subtitles | رجاءً، أنا أعرف أكثر مما تعتقد. |