| Bunda utanacak bir şey yok. Bu Çok doğal. | Open Subtitles | ليس هناك ما يدعو للخجل إنه أمر طبيعي جداً |
| - Amerika'dan mektup alması Çok doğal, kadın Amerikalı. | Open Subtitles | هو طبيعي جداً هي يجب أن تستلم "رسالة من "أمريكا "هي من "أمريكا |
| O kadar kolay aşık oluyorsun ki, karıştırmam Çok doğal. | Open Subtitles | تبدو وكأنك تعشق بكل سهولة لذا من الطبيعي أن أكون مشوشة |
| Bu da Çok doğal bir şeydir, ama bakın kuzenim Ceil'i ele alalım. Tina gibi güzel değildir. | Open Subtitles | إنه أمر طبيعي ، ابنة عمي سيل على سبيل المثال ليست بجمال تينا على الاطلاق |
| Bak tatlım, bu hissettiğin Çok doğal bir şey. | Open Subtitles | انظر، يا عزيزي، هذا شيء طبيعي أن تشعر به، حسنًا؟ |
| Onca yaptıklarından sonra geri döndük. Bu Çok doğal. | Open Subtitles | نحن عدنا بعدما هم فعلوا ذلك انه امر طبيعي جدا |
| Birbirimizi her gün görüyoruz. Çok doğal bir şey. | Open Subtitles | ونحن نرى بعضنا بعضاً كل يومين الأمر طبيعي للغاية |
| - O, Çok doğal. | Open Subtitles | إنها طبيعيةٌ للغاية |
| Öldürmek çok, Çok doğal bir şey. Bütün türler öldürür. | Open Subtitles | بل انه طبيعي جداً جداً كل الكائنات تقتل |
| Ben... - Merak etmen Çok doğal. | Open Subtitles | انا اسف، ما كان يجب هذا - فضولك طبيعي جداً - |
| Çok doğal bir tepki. | Open Subtitles | أنه رد فعل طبيعي جداً |
| Kasede civcivin hiçbir türü yok.Yumurtanın üzerinde taneciğin olması Çok doğal. | Open Subtitles | ليس هناك أي نوع من الدجاج في الطبق إنه من الطبيعي أن نجد مثل ذلك على البيض |
| Anne babasından çok kendi yaşıtlarıyla vakit geçirmek istemesi Çok doğal. | Open Subtitles | من الطبيعي أنه يريد أن ينفق المزيد من الوقت مع أصدقائه بدلا من والديه |
| Bir şey bittiğinde yıkılmış hissetmen Çok doğal. | Open Subtitles | من الطبيعي أن تشعر بالدمـار حين ينتهي شيءٌ مـا |
| Bekle. böyle bir evde terslikler olması Çok doğal. | Open Subtitles | مهلاً، أمر طبيعي وجود أمر مريب في منزل كهذا |
| Ona en yakın olan kişilerin bundan çok etkilenmeleri de Çok doğal. | Open Subtitles | لذا طبيعي أن أقرب الناس له الأكثر تعرضا للاساءة منه |
| Bu Çok doğal bir his. | TED | إنه شعور طبيعي جدا. |
| Annem bana kendi ten renginin Çok doğal olduğunu söylüyordu. | Open Subtitles | أمي أخبرتني بأن الاستلقاء تحت الشمس أمر طبيعي للغاية |
| Benim Çok doğal göründüğümü söyledi. | Open Subtitles | قال بأنّي طبيعيةٌ للغاية |
| Hepimizin General Tanz'ı gördüğü için sevinmesi Çok doğal. | Open Subtitles | بالطبع ، اٍنه من الطبيعى لنا جميعا أن نكون سعداء أن نرى جنرال تانز |
| - Çok doğal bir şey. | Open Subtitles | هذا شئ طبيعي , صحيح؟ |
| Bu Çok doğal Lois. Ulaşamayacağın bir kahramanı en yakınındaki kişi gibi görüp aşık olmak normal. | Open Subtitles | هذا طبيعي يا (لويس)، أن تأخذي بطولة رجل بعيد عنك... |
| - Senin saçın da Çok doğal görünüyor. | Open Subtitles | نفسه بشَعرِكَ. هو طبيعيُ جداً. |
| Ona minnet duyman Çok doğal, ama bence minneti başka bir şeyle karıştırıyorsun, aşk gibi. | Open Subtitles | لمن الطبيعى أن تشعرى بالإمتنان له ولكن أعتقد أنكٍ تقومى بالخلط بين الإمتنان وشئ آخر كالحُب |
| Bu iyiliğe karşılık verip seninkini mahvetmek istemesi Çok doğal. | Open Subtitles | إنّه من الطبيعي جداً أن يرد الجميل ويُدمّر حياتك. |