Peki, bunu al. Kızım kendisine yaptığım öğle yemeğini istemedi. | Open Subtitles | هاك ، خذ هذا ابنتي لم ترد الغداء الذي أعددته |
- ...iyi gidiyorum. Hayır, öğle vakti öğle yemeğini yer. | Open Subtitles | لا، ليس في وقتِ الغداء انها في وقت الغداء الآن |
Ona, kızımdan daha önemli bir şey olmadığını kanıtlamak istediğim öğle yemeğini iptal ettiğimi, çünkü kızımdan daha önemli bir mesele çıktığını söyle. | Open Subtitles | اخبرها أنني الغي جميع جلسات الغداء التي كنت أنتويها. وليس هناك شيء أهم من كاثرين لأن هناك شيء أهم من كاثرين قد حضر |
öğle yemeğini sardım. Bu akşam balığa gidiyorsun, değil mi? | Open Subtitles | إني أحزم غداءك ستذهب للصيد هذه الليلة، أليس كذلك؟ |
Burada olmaktansa öğle yemeğini tercih edersin gibi mi hissediyorsun? | Open Subtitles | هل ترغب في أن تعدّ لنا غداء بدلًا عن ذلك؟ |
Olsa iyi olur. Yoksa senin öğle yemeğini yiyeceğim. | Open Subtitles | من الأحسن أن نكون جيدين سويا أو سوف أذهب و أكل غدائك و سأعود فى خلال ساعتي يا أليكس |
Maalesef öğle yemeğini kaçırdınız ancak yukarıya yardım için tam vaktinde geldiniz. | Open Subtitles | أخشى أنك فوتت الغداء ولكنك عدت في الوقت المناسب للمساعدة في الأعلى |
Kocam öğle yemeğini genelde İçişleri Bakanı'yla yer de. | Open Subtitles | زوجي عادة ما يتناول الغداء مع وزير الداخلية. |
öğle yemeğini ofise yakın bir yerde yiyorum. | Open Subtitles | اتناول الغداء بالقرب من المكتب. وبالمساء اخرج |
..öğle yemeğini almak ve bayanlarla yatmasını sağlamak. | Open Subtitles | إحضار القهوه له إحضار الغداء له وتلبية طلباته الجنسيه |
Merhaba, hayatım, öğle yemeğini getirdim. | Open Subtitles | مرحبا، والعسل. جلبت لكم الغداء الخاص بك. |
Eminim çocuklar acıkmıştır. öğle yemeğini hazırlamamı ister misin? | Open Subtitles | أراهن أن الأولاد جائعين لم لا تصنعي الغداء ؟ |
Yarın Donald Kımball ile olan öğle yemeğini unutma. | Open Subtitles | و لاتنسى ميعاد الغداء غدا مع دونالد كيمبال في مطعم سميث و فولينسكي |
Ofise yakın. öğle yemeğini uzatmayı sevmem. | Open Subtitles | إنه قريب من العمل، كما أنني لا أحب الغداء في المطاعم البعيدة |
Bütün günü Ay'da geçirdim ve öğle yemeğini kaçırdım. | Open Subtitles | كُنت بسطح القمر طوال اليوم وافتقدت لوجبة الغداء |
öğle yemeğini yiyebileceğin bir bahçe avlusu oldu. | Open Subtitles | لكن غيّرتها قليلاً ، وما تزال فكرة جيّدة، إنها حديقة صغيرة يمكنك بها تناول غداءك |
Bu yüzden 14 adayla mülakat yapman için bir program ayarladım, tamam mı? öğle yemeğini iptal etmemiz gerekecek ama bu işler böyle işte. | Open Subtitles | أحضرت 14 متقدم لتقابليهم لذا سنلغى غداءك |
Çoğu çocuk yakın bir kafede pahalı bir öğle yemeğini karşılayamaz. | TED | ولا يستطيع غالبية الأطفال تحمل نفقات وجبة غداء مكلفة في مقهًى قريب. |
öğle yemeğini iptal etmeye hazırlansan iyi olur. | Open Subtitles | من الأفضل أن تكوني مستعدّة لإلغاء موعد غدائك |
Küçük lastik eldivenlerle öğle yemeğini yemene bayılıyorum ve buruştuklarında hayatımda bu güne kadar duyduğum en tatlı sesi çıkartıyorlar. | Open Subtitles | أحب كيف تأكلين غدائكِ مع قفازاتكِ البلاستيكية الصغيرة وصوتها وتصدرين أظرف صوت قد سمعته بحياتي |
öğle yemeğini okulda ya da Hangout adlı bir mekânda birkaç arkadaşıyla birlikte yiyor. | Open Subtitles | وهى تتناول غدائها فى المدرسة او فى مكان يُدعى هانجاوت مع بعض من اصدقائها |
Yarınki öğle yemeğini onayladım. | Open Subtitles | لذلك اعددت غذائك للغد |
Pilot öğle yemeğini ön camdan tedarik etti, ben telsizin üzerine kustum! | Open Subtitles | و تقيأ الطيار غدائه كله على الزجاج الأمامي و أنا تقيأت على اللاسلكي |
- İyi. öğle yemeğini yedi, şimdi de televizyon izliyor. | Open Subtitles | إنها بخير، لقد تناولت غداءها تواً |
Stuart Gless her perşembe öğle yemeğini "Ristorante Laurienzo"da yemeyi sever. | Open Subtitles | -نيل) ) يحب (ستيوارت غليس) تناول غداؤه في مطعم "لارينزو" كل يومِ خميس |
- Daha öğle yemeğini yemedim. - Baba, şimdi seansım var. | Open Subtitles | إنني لم أتناول غدائي بعد - أبي, لدي جلسة الآن - |
Elli masa. öğle yemeğini ben yönettim. Tek başıma. | Open Subtitles | الطاولات الخمسون انا ادرت تنظيم وجبات الغذاء هناك |
David öğle yemeğini genelde Café Diplomatico'da yer. | Open Subtitles | ديفيد يتناول غداءه عادة في مقهى ديبلوماتيكو |
Şimdi, canım, şu kısa öğle yemeğini yiyelim. | Open Subtitles | الآن، عزيزتي، دعينا نجعل هذا غداءً قصيرًا. |
öğle yemeğini unuttun! | Open Subtitles | الحافلة تقترب لقد نسيت غدائكَ! |