Her ne kadar öğleden önce müsait olmasalar da yerinde bir gayeniz varsa boş zamanlarını size can atarak teslim edeceklerdir. | Open Subtitles | قد لا يستيقظ الطلاب قبل الظهر لكنهم سيكونوا متحمسين ليعطوك كل وقت فراغهم إذا كنت تستطيع ان تخترع قضية تستحق اهتمامهم |
Dawes otel paketindeki herkesi öğleden önce yeniden kaydettirmem gerek. | Open Subtitles | علي ان اعيد الجدولة لكامل حجوزات فندق دراوز قبل الظهر |
SağIığımı düşünüyorum. öğleden önce kalkıp biraz yürüyorum. | Open Subtitles | أننى أنتبه إلى صحتى استيقظ قبل الظهر و أتمشى 20 متر |
Ben, bu çocukla beraber öğleden önce şu bankaya kadar yürüyeceğiz. | Open Subtitles | أنا والفتى سندخل إلي ذلك المصرف قبل الظهيرة تمامًا |
Çünkü bunun için öğleden önce uyanman lazım. | Open Subtitles | لأنه عليك الإستيقاظ قبل الظهيرة لإنشاء مجموعة. |
Amerikan Zenci Teşkilatı'nın adamları öğleden önce orada olurlar... davayı kapmak için fırsat kolluyorlar. | Open Subtitles | سوف يكون أعضاء الاتحاد الوطني لمساعدة الملونين هنا قبل الغداء وهم في شوق كبير |
Sizin gibi yaratıcı tiplerin öğleden önce kalkmadığını zannederdim. | Open Subtitles | كنت أجهل أن المبدعين يصحون قبل الغذاء |
İşin nedeniyle, seni öğleden önce uyanık görmek, ender rastlanır bir durum. | Open Subtitles | نادرا ما تراه لانك تكون فوق قبل الظهر وهو فى العمل |
Lütfen Cherish, sana öğleden önce benimle konuşamazsın demiştim. | Open Subtitles | بجديه تشريش لقد اخبرتك انه لايجوز لك التحدث معي قبل الظهر |
Genelde öğleden önce içmem ama şu sıra zorlu bir dönemden geçiyorum. | Open Subtitles | أنا لا أشرب عادة قبل الظهر لكني أمر في وقت قاسي |
Eğer ordun öğleden önce bulunduğu yeri terkedip geri çekilmezse seni öldüreceğim. | Open Subtitles | إذا جيشكم لم يتراجع من النقطة الأمامية قبل الظهر سأقتلكم |
Onun öğleden önce bir şarap içmek haricinde parmağını kıpırdattığını en son ne zaman gördün? | Open Subtitles | متى أخر مره رأيتي امي ترفع يديها لأي شئ قبل الظهر لأي شئ بجانب الكلب المجنون ؟ ؟ |
Gün ilerledikçe sıcaklık hızlı bir şekilde artıyor ve öğleden önce bile rahatsız edici bir sıcaklığa ulaşıyor. | Open Subtitles | ومع تقدم النهار ترتفع درجة الحراره بسرعه حتى قبل الظهر تكون حاره جداً فلابد من الراحه |
Daha az içiyorlar. İnsanlar öğleden önce sarhoş olmak istemiyormuş. | Open Subtitles | على ما يبدو، والناس لا يسكرون قبل الظهر. |
öğleden önce bize arama emri çıkarırsa onun için bizzat bir bardak dolururum. | Open Subtitles | ساصب له كاسا بنفسي اذا اعطانا التصريح قبل الظهيرة |
Bir sabah öğleden önce uyanacağım ve... | Open Subtitles | يوم ما سأستيقظ قبل الظهيرة ـ ـ |
Ben öğleden önce teklif edecek diyorum. | Open Subtitles | ولقد راهنت أنه سيطلبها . قبل الظهيرة |
Hayır, öğleden önce evde olamam. | Open Subtitles | لا لن أكون بالمنزل قبل الظهيرة |
öğleden önce ona ulaştırmanızı rica ediyor. | Open Subtitles | ويرغب فى أن ترسلها له قبل الغداء |
Başkan öğleden önce işlerin bitmesini istiyor. | Open Subtitles | يجب أن ننتهى قبل الغذاء |
Şafakta çıkacağız, öğleden önce döneceğiz. | Open Subtitles | نغادر عِندَ الفَجرِ، نعود قبل الغداءِ. |
Evet, beni öğleden önce iyileştirmeniz gerekiyor. | Open Subtitles | بالطبع إسمع عليك أن تنتهي مني قبل المساء |
Eğer bu hızda gidersek öğleden önce Mimsy Ovası'na varırız. | Open Subtitles | بهذا المعدّل نستطيع الوصول إلى السهول الكئيبة قبل منتصف النهار |
Her zaman Fransızca öğrenmek ve öğleden önce şarap içmeyi istemişimdir. | Open Subtitles | واردت دائماً تعلم اللغة الفرنسية واشرب النبيذ قبل وقت الظهيرة |
Adamlarını toplamak zorundalar. Yani öğleden önce yetişemezler. | Open Subtitles | عليهم جمع شملهم لذلك لن يلحقوا بها حتى الظهر |