Siz, biyolüminesansın gücünü anlamayı çok geç öğrenen okyanusun dibindeki çoğu canlıdan sadece birisiniz. | TED | أنت واحد من بين كثير من المخلوقات فى عمق المحيط الذى يتعلم ولكن بعد فوات الآوان أن يقدر قوة الضيائية الحيوية. |
Bu, yeni uyarıcının nasıl işlem göreceğini şekillendirmek için önceki deneyimlerden öğrenen kendi beyinlerimize benzer. | TED | هذا مشابه لدماغنا، والذي يتعلم من التجارب السابقة تطوير كيفية معالجة المحفزات الحديثة. |
Bir kere korkak olduğunu öğrenen böyle bir adam için kolay olmayabilir. | Open Subtitles | ليس من السّهل لشخصٍ كهذا أن يكتشف أنّه كان مرّة جباناً مرّة |
Zaten bir adam öldü. Bunu öğrenen başka kişilerin de hayatı tehlikeye girebilir. | Open Subtitles | لقد مات رجل واحد بالفعل أي شخص آخر يكتشف هذا قد يكون في خطر |
Ve bu durum, dünyanın odağının sadece sınıflarda kaç kişi olduğunu, saymak yerine, kaç öğrenen olduğunu saymaya okullu olmak yerine, öğrenime yönelmesi gerektiğini anlamamızı sağladı. | TED | وتلك هي الطريقة التي اكتشفنا بها أننا بحاجة لتغيير تركيز العالم من التعليم إلى التعلّم. من مجرد حساب عدد الطلاب في الفصل إلى عدد من يتعلمون منهم في الواقع. |
Kendimi, öldürmeyi öğrenen çocuklarla dolu bir okulda buldum. | Open Subtitles | وجدت نفسي جزءاً من هذه المدرسة وأشاهد الصبية يتعلمون كيف يقتلون |
Doğru nedenlerden dolayı, zevk için ve ruhunu neşeyle doldurduğu için sihir öğrenen bir çocuk yetiştirmek kendini korumasını için değil. | Open Subtitles | لنرزق بطفل يتعلّم السحر للأسباب القويمة. لبهجة السحر ولأنه يستوفي الروح، عوض حاجته إليه للذود عن ذاته. |
Ben çocukken annesinin babasını hiç sevmediğini öğrenen bir arkadaşım vardı. | Open Subtitles | أثناء نشأتي، كان لديّ صديق وقد علِم أن والدته لم تُحب والده ابدًا |
Aynı zamanda fazlasıyla kendi kendine öğrenen biriydi ve her şey gibi bunu da gösterişli bir şekilde yaptı. | TED | كما كان متعلم ذاتي من الدرجة القصوى، ومثل كل شيء آخر، أنه فعل ذلك بأسلوب ضخم. |
öğrenen insanların, karar verebilmeleri için bilgi almalarının dört yöntemi var. | TED | هناك أربع طرق يتلقى فيها المتعلمين المعلومات من أجل إتخاذ القرارات. |
Bu dersi öğrenen biri varsa o da sen olmalıydın bence. | Open Subtitles | اعتقد انه اذا كان هناك شخص يجب ان يتعلم هذا الدرس, فانه يجب ان يكون انتى. |
Zor yolu öğrenen ilk erkek değilsin. Kadınlar dikkat dağıtır. | Open Subtitles | لستَ أول رجل يتعلم بالطريقة الصعبة، النساء ما هم إلا إلهاء. |
Sizi uyarmalıyım, öğrenen bir robot. | Open Subtitles | اود ان احذرك هذا الروبوت يتعلم بسرعه |
Kendinle ilgili gerçeği bir trajediyle öğrenen tek kişi sen değilsin. | Open Subtitles | لستِ أوّل مَنْ يكتشف حقيقته مِنْ خلال مأساة |
Majesteleri, sırrımızı öğrenen olmadan önce Dilwale gitmek istiyor. | Open Subtitles | سموك، قبل أن يكتشف أحد سرنا جاء ديلوالا ليستأذنك في الرحيل |
Çünkü yaptığımız şeyi örtmeye çalışmak sırlarımızı öğrenen kişilere karşı bizi savunmasız bırakır. | Open Subtitles | لأنّنا إن كُنّا منشغلين بإخفاء ما فلعناه... فذلك يتركنا عرضة للهجومِ مِن أيّ أحد يكتشف أسرارنا. |
Çabuk öğrenen birisi olduğunu ispatladı. | Open Subtitles | أثبتتْ أنّها سريعةُ التعلّم. |
Zor bir ameliyatı öğrenen ve hala yardıma ve rehberliğe ihtiyacı olan iyi asistanlar desek daha doğru olacak. | Open Subtitles | أشبه كثيرا بمقيمين ممتازين يتعلمون إجراءا متطورا لا يزالون في حاجة إلى المساعدة و الإرشاد |
Aile işini annesinden öğrenen Margo'nun oğlu Stone ve Colette'in mesleğinde ilerleyen seramik girişimcisi kızı Ashley nişanlanıyor. | Open Subtitles | (ستون) ابن (مارجو)، الذي يتعلّم الأعمال العائليّة من أمّه، و(آشلي) ابنة (كوليت)، مُتعهّدة صناعة الخزف، قد ارتبطا للزواج. |
Ben çocukken annesinin babasını hiç sevmediğini öğrenen bir arkadaşım vardı. | Open Subtitles | أثناء نشأتي، كان لديّ صديق وقد علِم أن والدته لم تُحب والده ابدًا |
Ian çabuk öğrenen biridir. Seni izliyordu. Devralabileceğini düşünüyor. | Open Subtitles | (إيان) متعلم سريع، كان يراقبك، ويعتقد أنّه يستطيع تولي الأمر. |
Ve öğrenen biri oldum, çünkü kendimi öğrenen insanlar topluluğu arasında bulmuştum. | TED | أصبحت طالب علمٍ لأني وجدت نفسي في مجتمع من المتعلمين. |
Güvenebileceğin bir dostun olmasının güzel olduğunu öğrenen kişi sadece o değildi. | Open Subtitles | لم يكن هو الوحيد الذي تعلم أن وجود صديق يمكن الثقة به هو أمر رائع. |
Bu evde yaşadığımı öğrenen olursa mahvolurum. | Open Subtitles | إذا اكتشف أي شخص أنني أسكن في منزله سيتم تعليقي على حبل المشنقة |