"ödemek zorunda" - Translation from Turkish to Arabic

    • أن يدفع
        
    • عليك دفع
        
    • تضطر لدفع
        
    • يجب أن تدفع
        
    • علينا دفع
        
    • عليك أن تدفع
        
    • اضطررت لدفع
        
    • يجب أن ندفع
        
    • عليك ان تدفع
        
    • أَنْ يَدْفعَ
        
    • تسديد
        
    O da onun ahirette bunun için ödemek zorunda anlamına mı geliyor? Open Subtitles هل هذا يعني أن عليه أن يدفع الثمن بعد موته أيضاً ؟
    Bu departman onun günahlarinin bedelini ödemek zorunda değil, ...o yüzden tekrar soruyorum. Open Subtitles هذا القسم لا يستحق أن يدفع ثمن مخالفاته، لذا فأنا أطلب منكَ مجدداً
    Yani köşelere sahip olmak için para ödemek zorunda değilsin. Open Subtitles أقصد ، لا يتوجّب عليك دفع أي مبلغ لشراء أية زوايا
    Bir de iyi tarafından bak, artık nafaka ödemek zorunda değilsin. Open Subtitles انظر إلى الجانب المشرق لن تضطر لدفع النفقة بعد الآن
    Devlet sağlık sigortalarını ödemek zorunda. Open Subtitles يجب أن تدفع الحكومة للتأمين الصحى الأمر معقد ...
    Kesinlikle. Ama, işçinin muhtemelen içine tükürdüğü bir şey için fahiş süper market fiyatı ödemek zorunda kalmaz mıyız? Open Subtitles طبعاً ، لكن أليس علينا دفع الأسعار المرتفعة لمتاجر البقالة ، مقابل شيء قد يرميه الفلاح؟
    Önermeme dönelim. Bu arada, pulları kullandım. Çünkü kimseye telif hakkı ödemek zorunda değilsiniz. TED نعود إلى افتراضي الأساسي، بالمناسبة، قد استعملت الطوابع لأنه ليس عليك أن تدفع شيئا مقابل الحقوق.
    Maalesef 400 ödemek zorunda kaldı. -Peki, karşılığını alacağımı nasıl bileceğim? Open Subtitles من المؤسف أنك اضطررت لدفع 400 لها وكيف أعلم أنها ستأخذها حقاً؟
    Bir oğulun babasının günahlarının bedelini ödemek zorunda olduğuna inanmıyorum. Open Subtitles ألـاـ تؤمن أن الـابن عليّه أن يدفع ثمن خطايا والده؟
    Dünya ne hale gelmiş bir iş adamı, kendi malını geri almak için para ödemek zorunda kalıyorsa. Open Subtitles عندما يجب على رجل أعمال أن يدفع ليرجع بضاعته الخاصة؟
    "Anayasada vergi ödemenizi gerektiren birşey yazmıyorsa... vergi ödemek zorunda değilsiniz" dediğinde... nasıl davranacağımı öğrenmek istiyorum. Open Subtitles ماإذا قام أحدهم بإخبارك أن ذلك في الدستور بأنه لايتوجب عليك دفع ضرائب فلن يتوجب عليك دفع الضرائب
    Biz de sana beleş yemek örnekleri veririz, para ödemek zorunda da değilsin zaten. Open Subtitles سوف نعطيك عينات مجانية من الطعام ولن يكون عليك دفع لأجل أي شيء.
    En başta dolapları doğru ölçseydin böyle bir şey ödemek zorunda kalmayacaktık. Open Subtitles لم يكن عليك دفع لشيء الذي لم يحدث لو قمت بقياس الأدراج بشكل صحيح من البداية...
    - Tamam. - Ve bu şekilde, asla bedel ödemek zorunda kalmayacaksın. Open Subtitles حسناً وبهذه الطريقة, فإنك لن تضطر لدفع الثمن
    Bir sonraki dönemden itibaren başlayacak bir burs aldım böylece artık okul paramı ödemek zorunda kalmayacaksın. Open Subtitles حصلت على هذه المنحة أن يبدأ الفصل الدراسي المقبل، حتى أنك لن تضطر لدفع الرسوم الدراسية بلدي من الآن فصاعدا.
    Ve böylece NBC havaalanına giden taksilerimizin parasını ödemek zorunda kalıyor. Open Subtitles وشبكة " إن بي سي " يجب أن تدفع لليموزين لينقلنا إلى المطار
    Benim tacımın. Herkes bu katkıyı ödemek zorunda. Open Subtitles أخبرني لم يجب أن تدفع لك البلاد هكذا
    Fidye ödemek zorunda kalırsak hayatta olduğunu bilmemiz lazım. Open Subtitles نريد ان نتأكد فيما اذا كنت حياً اذا توجب علينا دفع فدية
    Getirebilirim sana. Parasını ödemek zorunda değilsin. Open Subtitles أستطيع أن أجلب لك واحدة ليس عليك أن تدفع
    2 bin dolar harç ödemek zorunda kaldım! Open Subtitles اضطررت لدفع 2000 للأعمال القانونيه
    İnternet ücreti ödemek zorunda olduğunu biliyor muydun? Open Subtitles هل كنت تعرفين أننا يجب أن ندفع مقابل الواي فاي؟
    Onları yırtarsan, ödemek zorunda kalırsın, biliyorsun. Yapma! Open Subtitles ان مزقت تلك, يجب عليك ان تدفع لها, لا تمزقها
    Biri bu faturaları ödemek zorunda. Open Subtitles شخص ما يَجِبُ أَنْ يَدْفعَ ثمن هذا التغوّطِ.
    Aşırı güç kurbanı ben mahkeme masrafı ödemek zorunda kalmadım. Open Subtitles ،وبما أني، ضحية القوة المُفرطة لم يتوجب عليّ تسديد أية أتعاب قانونية

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more