Bir çok hayvanı öldürebilecek kadar sıcak. | Open Subtitles | و هي حرارة كافية لقتل معظم الحيوانات |
Ona bir çan canavarını öldürebilecek kadar zwimbo zehri verdim. | Open Subtitles | لقد حقنته بجرعة كافية لقتل وحش بيل. |
Bir tane ak meşe kazığı. Bir kökeni öldürebilecek kadar güçlü. | Open Subtitles | وتد سنديان أبيض، إنّه قويّ كفاية لقتل مصّاص دماء أصليّ. |
Bir öküzü bile öldürebilecek kadar etkiliyken nasıl hala hayatta kaldığını bilmiyorum. | Open Subtitles | وينبغي لقد كانت قوية بما يكفي لقتل ثور. ولكن لا أعرف كيف انه لا يزال على قيد الحياة. |
Etrafındaki herkesi ve hatta seni bile öldürebilecek kadar güç kazanır. | Open Subtitles | قوى بما يكفى للقتل, حتى قتلك وقتل كل من حولك |
Bizi öldürebilecek kadar yakınlaşıyorlarsa biz de onları öldürebilecek kadar yakınız demektir. | Open Subtitles | يقتربون بما فيه الكفاية لقتلنا , نحن سنكون قريبين بما فيه الكفاية لقتلهم. |
Olokun'un üst mevkilerinde bir casusları olduğuna inanıyoruz, onu öldürebilecek kadar yakın. | Open Subtitles | نعتقد أن لديهم جاسوس في (أولوكن) ذو رتبه عالية، وقريب بما يكفي لقتله |
Umarım Julian'ın yardakçılarını da öldürebilecek kadar sandalyesi vardır. | Open Subtitles | آمل أن تكون ثمّة كراسي كافية لقتل بقيّة راقصي (جوليان) الاحتياطيّين. |
O devrelerde kimseyi öldürebilecek kadar elektrik yok. Doktor? | Open Subtitles | التيّار في الدارات ليس قويًّا كفاية لقتل أحد {\pos(192,235)} |
Alastair'i öldürebilecek kadar güçlüsün. | Open Subtitles | المقصد هو أنك كنت قوياً بما يكفي لقتل (ألاستير) |
Etrafındaki herkesi ve hatta seni bile öldürebilecek kadar güç kazanır. | Open Subtitles | قوى بما يكفى للقتل, حتى قتلك وقتل كل من حولك |
Bizi öldürebilecek kadar yakınlaşıyorlarsa biz de onları öldürebilecek kadar yakınız demektir. | Open Subtitles | يقتربون بما فيه الكفاية لقتلنا , نحن سنكون قريبين بما فيه الكفاية لقتلهم. |