Birini bıçakla öldürmek zorunda kalsan, öldürebilir misin? -Haydi. | Open Subtitles | لو كان عليك قتل شخص بسكين هل تستطيع فعلها ؟ |
Hiç lastik değiştirirken birini öldürmek zorunda kaldın mı? | Open Subtitles | هل توجب عليك قتل أحد وانت تغير إطاراً من قبل ؟ |
Sen güçlü olduğun sürece 16 yaşındaki bir çocuğu öldürmek zorunda kalmayacağız. | Open Subtitles | إذن طالما بقيتي قوية ، ليس علينا قتل فتى في السادسة عشر من عمره |
Buradaki Fransız tostundan birine bahsedersen, seni öldürmek zorunda kalırım. | Open Subtitles | واذا أخبرتِ أي أحد حول الخبز الفرنسي هنا سوف أضطر لقتلك |
Ya beni köşeye kıstırırsan da... ben seni öldürmek zorunda kalırsam? | Open Subtitles | ماذا اذا قبضت علي وكان يجب علي أن أقتلك ؟ |
Ben de bunu durdurmak için öldürmek zorunda kaldım. | Open Subtitles | لذى , يجب أن تقتل المدمن الرئيسي لكي تستطيع قتل بقيّة المدمنين |
Dediğin kadar iyiysen, istediğini elde etmek için kimseyi öldürmek zorunda değilsin. | Open Subtitles | إذا كنت بارعًا مثلما تقول فليس عليك قتل أحد للحصول على ما تريد |
Kız arkadaşını varoşta öldürmek zorunda mıydın? | Open Subtitles | هل كان عليك قتل حبيبتك في حيّ الأقليات؟ |
- Fanning'i öldürmek zorunda mıydın? | Open Subtitles | - هل كان عليك قتل "فاني"؟ " - من هو "فاني |
Birlikte yağma yapsaydık kendi gençlerimizi öldürmek zorunda kalmazdık. | Open Subtitles | لو أغرنا معًا، لن يتوجّب علينا قتل المزيد من شبابنا. |
Seni öldürmek zorunda kalmayacağımı, anlaşmaya varabileceğimizi ümit ediyorum. | Open Subtitles | آمل ألا أضطر لقتلك وأن نصل إلى إتفاق |
Dinle, kişisel alma ama buradan çıkarken seni öldürmek zorunda kalacağım. | Open Subtitles | إسمع، إنّه ليس أمراً شخصياً، لكن يجب أن أقتلك على الأرجح لأخرج من هنا. |
Ancak bunu yapmak için cadıyı öldürmek zorunda. | Open Subtitles | ولكن لتحصل عليها, يجب أن تقتل الساحرة.. |
Onu öldürmek zorunda kaldım da ne demek? | Open Subtitles | ما الذي تعنيه بأنه توجب عليك قتلها |
Yani anlatırsan beni öldürmek zorunda kalırsın. | Open Subtitles | يمكنك إخباري، لكن سيكون عليك قتلي |
Sana söylersem seni öldürmek zorunda kalırım. Ve biliyorsun, ciddiyim. | Open Subtitles | إن أخبرتك، تعيّن عليّ قتلك وتعلم أنني جادة |
Bir seyisi öldürmek zorunda kaldım. Kılıcımı sırtına sapladım. | Open Subtitles | كان علي أن أقتل صبي الإسطبل دسست سيفي في ظهره |
Bekar bir kadını kaçırmanın... daha kolay olduğunu anlamış olmalı... böylece önce kocalarını öldürmek zorunda olmayacaktı. | Open Subtitles | يبدو أنه إكتشف أنه أسهل بكثير إختطاف إمرأة واحدة حتى لا تضطر لقتل الزوج أولاً |
Seni öldürmek zorunda kalmak istemezdim. | Open Subtitles | لم أودّ أن أُضطرّ لقتلك. |
Rene'yi öldürmek zorunda kaldığımda kendimi hiç o kadar insanlık dışı hissetmemiştim. | Open Subtitles | لم أشعر أبداً بقلة إنسانيتي مثلما شعرت بها (عند أضطررت لقتل (رينيه |
Bunu yapmalarına izin veremeyiz kasabadaki bütün vampirleri öldürmek zorunda kalsak bile. | Open Subtitles | لا يسعنا أنّ نسمح لهم بفعل ذلك. حتى إذا أضطررنا لقتل (مصاصي دماء) هذه البلدة عن بكرة أبيهم. |
Sevdiğim birini öldürmek zorunda kalmak, hayatımda hep trajik oldu.. | Open Subtitles | حياتي,هي المأساة بأنّني يجب أن أقتل أعز أحبابي |
Onun hiçbir alakası... yoktu bunlarla. onu öldürmek zorunda değildin. | Open Subtitles | لم يكن له ذنب لم تكن مضطراً لقتله |