| Karısını öldürmemiş olsa bile hapisten kaçmak hala bir suç. | Open Subtitles | حتى إن لم يقتل زوجته، فهروبه من السجن يعد جريمة. |
| Hiç insan öldürmemiş, bir karıncayı dahi incitmemiş. | Open Subtitles | ، انه لم يقتل احدا مطلقا . ولا حتى ذبابة |
| Kimseyi öldürmemiş bir arkadaşıyla tanıştın mı hiç? | Open Subtitles | إجتمعت أبدا صديق لها الذي ألم يقتل شخص ما؟ |
| Hadi şef...demek istiyor ki kadını öldürmemiş olmamız önemli değil. | Open Subtitles | هيا أيها الرئيس أنت لست غاضباً لأنه لم يقتلها , صحيح ؟ |
| Kafasına neşter saplandığı yazıyor ama onu öldürmemiş. | Open Subtitles | يا للعجب. تقول انه من خلال دفع مشرط جمجمته ، لكنه لم يقتله. |
| Bana kalırsa şüpheli bu iki kurbanı öldürmemiş. | Open Subtitles | على حد علمي هذا الشخص لم يقتل هذين الرجلين. |
| Keith de onun yanıbaşındaydı... ve hala hayattaydı, sanki Keith'i Jimmy öldürmemiş gibiydi. | Open Subtitles | وكيث كان يقف بجانبه وكان لايزال حياً وكأن جيمي لم يقتل كيث |
| Baban asla çok çalışıp vergi ödeyen, çalışkan halktan birini ya da dürüst polisleri öldürmemiş. | Open Subtitles | تعلمين, والدك لم يقتل أبدا أي عامل مجد, أو مواطن دافع للضرائب أو شرطي برئ |
| Kimseyi öldürmemiş ama öldürdüğünü söyleyen bir serseri var. | Open Subtitles | لدينا وغد لم يقتل أحداً وهو يقول أنّه فعل. |
| Keşke karınızı hiç öldürmemiş olsaydı ama olanları değiştiremem. | Open Subtitles | حقّاً، ليته لم يقتل زوجتكَ مطلقاً، ولكن لا يمكنني تغيير ذلك |
| Bana göre bundan bir kötülük yok. Ayrıca, röntgenlediği kişiyi de öldürmemiş. | Open Subtitles | ذلكَ لا يبدوا شريراً إليَّ بجانب , أنهُ لم يقتل الذى كان يختلس النظر عليها. |
| Yalnız eskiden kimseyi öldürmemiş. Fidye ödenirse kurbanları sağ salim bırakıyormuş. | Open Subtitles | بإستثناء أنّه لم يقتل أحداً عندذاك، إذا دُفعت الفدية، تعود الضحيّة سالمة. |
| Yalnız eskiden kimseyi öldürmemiş. Fidye ödenirse kurbanları sağ salim bırakıyormuş. | Open Subtitles | بإستثناء أنّه لم يقتل أحداً عندذاك، إذا دُفعت الفدية، تعود الضحيّة سالمة. |
| Kim yapmış? Gözaltına aldığımız kişi kocanızı öldürmemiş. | Open Subtitles | يبدو أن الشخص الذي بحوزتنا في الإعتقال لم يقتل زوجكِ |
| - öldürmemiş olabilir. | Open Subtitles | على الأرجح انه لم يقتلها ربما علم بمقتلها |
| Bu komaya soksa da öldürmemiş. | Open Subtitles | بالتأكيد قد وضعها ذلك فى غيبوبة ، ولكنه لم يقتلها |
| - Ve de bıçaklanmış ama hiçbiri öldürmemiş onu. Yaralar iyileşmiş. | Open Subtitles | - وطعن, ولكن أيا منهما لم يقتله جروحه قد إلتأمت |
| Bakıyorum kurt adam hala seni öldürmemiş. | Open Subtitles | اما زالت معك الم تقتلك ؟ |
| Promisin onu öldürmemiş. Sokakta kalmış bir hali de yok. | Open Subtitles | الحقنه لم تقتلها ,انها حتى لم تعد تعيش فى الشوارع |
| Böylece bir yanlışlık yaparsan hastayı öldürmemiş olursun. | Open Subtitles | لكي لا تقتلي الشخص إذا فعلتيها بشكل خاطئ. |
| Eğer onu öldürmemiş olsaydı, kabile onu öldürürdü. | Open Subtitles | لو لم يقتلوه قد يكون عُذب حتى الموت |
| Ama aradıkları şey her neyse onu, Salon YDot'ta bu yüzden öldürmemiş olabilirler. | Open Subtitles | قد يكون السبب ما يبحثون عنه. لماذا لم تقتل في المقهى الليلي. |
| Demek ki aldığı talimata rağmen, kadını Victor öldürmemiş. | Open Subtitles | إستلمَ لذا فيكتور الأوامر هنا، لكن لَمْ يَقْتلْ السيدةَ. |
| Aldridge kendini öldürmemiş. | Open Subtitles | (أولدريدج) لم ينتحر |