"ölmediğini" - Translation from Turkish to Arabic

    • لم يمت
        
    • لم تمت
        
    • يموتوا
        
    • ليست ميتة
        
    • لم تكن ميتة
        
    • ليس ميت
        
    • ليس ميتا
        
    • يمت في
        
    • لست ميتًا
        
    • لا يموت
        
    • لم يمُت
        
    Kendine, onun ölmediğini, yani onu öldürmediğini kanıtlamak için Edwardes rolünü üstlendin. Open Subtitles لكي تُثبت لنفسك بأنّه لم يمت لذا،الخلاصـة، أنّك لم تقتلـه
    Sen bu adamın bomba alanında... ölmediğini buraya gelmeden önce biliyordun. Open Subtitles انت كنت تعرف أن هذا الرجل لم يمت في موقع القنبلة ؟
    Buzz, buraya gel de çocuklara ölmediğini ispatla. Open Subtitles تعال إلى هنا يا باز و أخبر الدمى اللطيفة أنك لم تمت
    Buzz, buraya gel de çocuklara ölmediğini ispatla. Open Subtitles تعال إلى هنا يا باز و أخبر الدمى اللطيفة أنك لم تمت
    Mozart'ın, Beethoven'in ve Chopin'in asla ölmediğini sadece müziğe dönüştüklerini söylemişti. Open Subtitles وقال ان موتسارت، وبيتهوفن، وشوبان لم يموتوا أبدًا ببساطة أصبحوا موسيقى
    Ona ölmediğini söylemeni ve ettiğin tüm lafları geri almanı istiyorum. Open Subtitles اريدك ان تخبرها بأنها ليست ميتة وتسحب كل ما قُلته لها
    Sokakta ölmediğini biliyoruz. Cesedin oraya saldırı süsü vermek için konulduğunu biliyoruz. Open Subtitles نعرف بأنّه لم يمت في الممر ونعرف أيضا بأنّ جسمه وضع هناك لجعل الأمور تبدو وكأنّ سرقة
    Evet. Rex'in kalp krizinden ölmediğini iddia ediyor. Open Subtitles أوه ، نعم ، هو عنده رأي أن ريكس لم يمت بسبب نوبة قلبية
    Ama hikayelerde bir dilek tutarsın, hatta sesli bile söylemezsin mesela sevdiğin birinin ölmediğini ve kötü bir olayın olmadığını. Open Subtitles . . أنا أتحدث عن القصص لنقل أن لديك أمنية لكنك لم تبوح بها مثلاً أحد تحبه لم يمت أو أن شئ فظيع لم يحدث
    Kahrolası Rus'un ölmediğini duyar duymaz bazı şeylerin bir daha eskisi gibi olmayacağını anlamıştım. Open Subtitles لكنها أفضل من لا شيء بمجرّد سماعي بأنّ الروسي اللعين لم يمت عرفت بأن الأمور ستأخذ مجرى آخر
    Rus'un ölmediğini duyar duymaz kuralları değiştirmem gerektiğini anladım hiç yapılmamış bir şeyler yapmalıydım. Open Subtitles بمجرد معرفتي بأن الروسي لم يمت كان عليّ تغيير القواعد وفعل شيء لا يمكن عكسه
    Otopsini yaparım ve ardından bir basın toplantısı düzenlerim ve tüberkülozdan ölmediğini tüm dünyanın bilmesini sağlarım. Open Subtitles و أقوم بتشريح و أعقد مؤتمري الصحفي الخاص و أحرص على جعل العالم يعرف أنك لم تمت بالتدرن
    Senin ölmediğini öğrendiğinde görevlilerin onu sakinleştirmesi gerekecek. Open Subtitles كان على السلطات أن تسكِّنه بعقار عندما إكتشف أنك لم تمت
    CTU, hava saldırısında ölmediğini anlayıp arama alanını genişletecektir. Open Subtitles الوحدة ستعلم أنك لم تمت فى الهجوم الجوى سيقوموا بتوسيع شبكة البحث
    Haberlerde gördüğüm için ölmediğini biliyordum ama insan hayalleriyle yaşıyor işte. Open Subtitles بدأت أظن أنك مت. أعرف أنك لم تمت لأنني رأيتك في الأخبار، لكن يمكن للفتاة أن تحلم.
    CIA'den çalınanı bulmak için. Bu adamların boşa ölmediğini göstermek için. Open Subtitles لإستعادة ما سُرق من الإستخبارات المركزية للتأكد ان هؤلاء الرجال لم يموتوا سدى
    Ona çocuklarının ölmediğini söylemeye geldim ama yaşıyor mu öğrenmeliyim. Open Subtitles . لقد أتيت لأخباره أن أطفاله لم يموتوا . ولكن الآن يجب على أن أرى إذا كان قد مات
    ölmediğini kendime hatırlatmak için mezarlığa bile gittim. Open Subtitles لقد ذهبت إلى المقبرة, وأنا أحاول أن أقنع نفسي أنها ليست ميتة
    Sonra ölmediğini söyledin. Yani, ne diyorsun sen? Open Subtitles ثم بعد ذلك، قُلت بأنها لم تكن ميتة لذا، مالذي تقوله؟
    ölmediğini biliyorsun, değil mi? Open Subtitles انتِ تعرفين انه ليس ميت , اليس كذلك ؟
    ölmediğini söylediklerinde bunu kastediyorlardı. Open Subtitles إنهم يعنون مايقولون بخصوص كون متشل ليس ميتا
    Ben, senin ölmediğini biliyordum. Open Subtitles ماذا؟ أنا.. كنت أعلم أنك لست ميتًا
    Neden hala, birinin öldüğünde tek başına ölmediğini anlamıyorsunuz? Open Subtitles .. لما لا تفهمون بأنه عندما يموت المرء لا يموت لوحده
    Metilen klorür zehirlenmesinden ölmediğini duymak seni rahatlatır. Open Subtitles سيُسعدكَ أن تعرِف أنهُ لم يمُت من تسمم كلور الميثيلين.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more