"ölmek üzere olan" - Translation from Turkish to Arabic

    • على وشك الموت
        
    • الذي يحتضر
        
    • المُحتضرة
        
    • مُحتضراً من
        
    • كان يجب أن يموت
        
    • على حافة الموت
        
    • كانت تموت
        
    • تموت من
        
    ölmek üzere olan bir anne, sırf acıyacak diye ilik testini reddetmez. Open Subtitles الأم التي على وشك الموت لا ترفض فحص التوافق لمجرّد أنّه يؤلم
    ölmek üzere olan biri tarafından sorgulanmak dışardan bakınca pek güzel durmayacaktır. Open Subtitles لن يبدو مظهرك جيداً ومنصبك يخلع بواسطة رجل مريض على وشك الموت
    Uzay zaman sürekliliğini delmek için bir cihaz tasarladım. Ve ölmek üzere olan oğlumu oradan aldım. Open Subtitles صمّمت جهازاً لعبور الحيّز الزمكاني واسترجاع ابني الذي يحتضر.
    Ayrıca, bu sıralarda ölmek üzere olan biyolojik babasını yeni bulmuş, siyah üvey bir erkek kardeşim var. Open Subtitles ولديّأخٌأسودمُتبنّى.. والذي وقريباً فقط وجد أبيه البيولوچي الذي يحتضر
    ölmek üzere olan eşine bakmak için. Open Subtitles ليعتني بزوجته المُحتضرة
    Kanserden ölmek üzere olan Şah'a, Amerika tarafından sığınma hakkı verildi. Open Subtitles مُحتضراً من السرطان, تم منح الشاه اللجوء السياسي في الولايات المتحدة
    ölmek üzere olan birini seçer. Open Subtitles اختار شخص كان يجب أن يموت
    Neden ölmek üzere olan bir adam sahte isim versin? Open Subtitles لما قد يكذب الرجل بشأن إسمه وهو على حافة الموت
    Ve ben özel bir hastanın, akıl hastalığından ölmek üzere olan bir kadının, bakımıyla ilgileniyordum. TED وقد شاركت في العناية بمريض محدد، إمرأة كانت تموت بسبب الجنون.
    Kate Austen, uçak kazasında sağ kalan ve ıssız bir adada açlıktan ölmek üzere olan beş kişinin hayatını kurtarmış dünyaca ünlü bir kahramandır. Open Subtitles كيت اوستن بطلة عالمية أنقذت حياة 5 أشخاص بعد حادث تحطم طائرتهم وكادت أن تموت من الجوع على جزيرة قاحلة
    ölmek üzere olan bir adama gülmek uygun olmaz. Open Subtitles ليس من اللائق السخرية من رجل على وشك الموت.
    Eğer şanslıysan, zaten ölmek üzere olan bir hastadır. Open Subtitles إذا كنت محظوظا, سيكون مريضاً على وشك الموت بأية حال
    ölmek üzere olan bir arkadaşım var. Ve ona yardım etme imkanına sahibim. Open Subtitles لديّ صديق على وشك الموت ولديّ الفرصة لإنقاذ حياته
    ölmek üzere olan insanlar sürekli sevdiklerinin onlar olmadan hayatına devam edemeyeceğini düşünür. Open Subtitles يظن دائماً من على وشك الموت أن أحبابهم لن يستطيعوا الاستمرار بدونهم
    ölmek üzere olan birine adımı söylemenin lüzumu yok. Open Subtitles لا جدوى من إخبار رجل على وشك الموت باسمي.
    ölmek üzere olan biyolojik babanın, birden gay olmaya kalkması. Open Subtitles المشكلة كأنَّ يتّضح أنَّ والدك .. البيولوچي الذي يحتضر يتّضح فجأة أنّه مِثليّ حسنًا - .. هذا -
    ölmek üzere olan kardeşinin kızına bakmak için New York'u terk ediyor. Open Subtitles (سترحل عن (نيويورك لتعتني بابنة أخيها الذي يحتضر
    ölmek üzere olan eşine bakmak için. Open Subtitles ليعتني بزوجته المُحتضرة
    ölmek üzere olan eşine bakmak için. Open Subtitles ليعتني بزوجته المُحتضرة
    Kanserden ölmek üzere olan Şah, Amerika'daki bir hastaneye gönderildi. Open Subtitles مُحتضراً من السرطان, تم منح الشاه اللجوء السياسي في الولايات المتحدة
    ölmek üzere olan kişileri seçiyor. Open Subtitles اختار شخص كان يجب أن يموت
    Bir canlı, bir ölmek üzere olan dört tamamen ölmüş. Open Subtitles أحدهم حيّ، وآخر على حافة الموت وأربعة ميّتون تماماً
    Tüberkülozdan ölmek üzere olan ispanyol kadın trake donörüydü. onun trakesindeki tüm hücrelerini aldılar ve kök hücrelerini geride kalan kıkırdak dokusuna püskürttüler TED لذا , إمرأة أسبانية كانت تموت من الدرن كانت قد بدلت قصبتها الهوائية , إنهم صمموا خلايا مشابهه لكل خلايا القصبة الهوائية خارجاً , رشوا خلاياها الجذعية لربطها بالغضروف الجديد .
    Susuzluktan ölmek üzere olan küçük bir kızın fotoğrafı. TED إنها صورة طفلة صغيرة تموت من العطش.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more