Friedrich Hofstetter, ... mahkeme sizi suçlu buldu ve ömür boyu hapse mahkum etti. | Open Subtitles | تعتبرك هيئة المحكمة مذنبًا وتحكم عليك بالسجن مدى الحياة |
ömür boyu hapse mahkum ettiğiniz insanlar, beş yıl içinde serbest kalacak. | Open Subtitles | خلال خمسة أعوام... الرجال الذين حكمت عليهم بالسجن مدى الحياة سيطلق سراحهم |
8 kere ömür boyu hapse mahkumum. Bu uçaktan aşağı inmeyeceğim | Open Subtitles | أنا لدى ثماينة أحكام آخرى بالسجن مدى الحياة أنا لن أخرج من هذه الطائرة |
Böylece seni ömür boyu hapse tıktırabilirdim. | Open Subtitles | حتى أتمكن من إلقائك في السجن لمدى الحياة |
Bu iki cinayet seni ömür boyu hapse tıkmaya yeter. | Open Subtitles | هاتين الجريمتين، ستضعك في السجن مدى الحياة. |
-lkinci olarak Fred Nayeks'i... öldürmekten suçlu bulundunuz ve ömür boyu hapse mahkum edildiniz. | Open Subtitles | لا للجريمة الثانية وهي مقتل جورج نوكاس حكمت المحكمة بالسجن مدى الحياة |
Jüri sizi suçlu buldu, karara itiraz etme hakkınız yok, ömür boyu hapse mahkum edildiniz. | Open Subtitles | كأسلحة قاتلة في ولاية كاليفورنيا، أنت وجدت مذنبا من قبل هيئة المحلفين وأنت محكوم عليك بالسجن مدى الحياة |
Videla, ömür boyu hapse mahkûm edildi. | Open Subtitles | وأنتهى الأمر بالحكم عليه بالسجن مدى الحياة |
O manyak ömür boyu hapse çarptırılmıştı. | Open Subtitles | ذلك المعتوه كان محكوماً عليه بالسجن مدى الحياة |
Bu manyak ömür boyu hapse mahkum edilmişti. | Open Subtitles | ذلك المعتوه كان محكوماً عليه بالسجن مدى الحياة |
Harry Poole yargılandı ve ömür boyu hapse mahkum edildi. | Open Subtitles | حوكم هاري بوول بالسجن مدى الحياة لم يبقى بالسجن لفترة طويلة |
90'larda işlediği bir dizi cinayet yüzünden 18 kez ömür boyu hapse çarptırılmış. | Open Subtitles | يؤدي عقوبة 18 حكماً بالسجن مدى الحياة بسبب جرائم القتل في التسعينات. |
"İkincisinde ömür boyu hapse mahkûm edildi." | Open Subtitles | وحكم عليه بالثانية بالسجن مدى الحياة |
Bu adam, ömür boyu hapse mahkum edilmişti. | Open Subtitles | أعني، يفترض هذا الرجل _ إلى أن حكما بالسجن مدى الحياة. |
Sizi ele vermeyecekti ama masum bir adamın ömür boyu hapse gitmesine de izin veremezdi. | Open Subtitles | لم يكن سيشي بكَ، ولكنّه لم يكن بإستطاعته السماح لرجل بريء بدخول السجن لمدى الحياة |
Bu küçük hile sana ömür boyu hapse mal olacak. | Open Subtitles | هذه حركة صغيرة سوف تضعك في السجن مدى الحياة. |
Kanıtı varmış diyorlar, Joe'yu ömür boyu hapse sokacakmış. | Open Subtitles | كلام المدينة ان هذا الرجل سوف يذهب بحياة جوى |
Vince aleyhinde ifade verirsen, onu ömür boyu hapse atabiliriz. | Open Subtitles | إذا أدليتي بشاهدتك ضد فينس في ما رأيته هناك, بإمكاننا أن نضعه في السجن لبقية حياته. |
Eğer bu haplardan tek bir tanesini bile bizim dairelerimizde bulurlarsa ömür boyu hapse girebilirim. | Open Subtitles | وإذا وجدوا أيً من هذه الأدوية في شقتينا سأذهب إلى السجن للأبد |
ömür boyu hapse mahkûm olduğum için intikamımı kendi ellerimle alamayacağım. | Open Subtitles | لكن حكم عليّ بالسجن المؤبد. و لم أعد قادرة على أخذ ثأري بيديّ. |
Maksimum cezayı alır. 25 yıldan ömür boyu hapse kadar. | Open Subtitles | وستحصل على عقوبة السجن القصوى... من 25 عاماً إلى المُؤبّد. |
- Hem ne adam ne zaman... - ...ne de yöntemimiz var. - Yakalanırsak ömür boyu hapse gireriz. | Open Subtitles | كما اننا سنسجن مدى الحياة اذا اعتقلنا لن نخاطر بحياتنا لتحصل أنت على الماسات |