| Yani Sen kendini önceden tahmin edilebilir biri olarak düşünmüyorsun? | Open Subtitles | أنت لا تعتقد بأنك من النوع الذي يسهل التنبؤ به؟ |
| Tüm bilgim ve müdahalelerime rağmen, seni asla tamamen önceden, tahmin edemiyorum. | Open Subtitles | على الرغم من كل معرفتي وتطفلي لم أستطع يوماً التنبؤ بأفعالك كليةً |
| Basındaki açıklamalarınızdan anladığım kadarıyla bir gün bilim adamları depremleri önceden tahmin edebilecek. | Open Subtitles | أعلم إنّك أعلنت بإنه يوماً من الأيام سيكونوا العلماء قادرين على التنبؤ بالزلازل. |
| Yağmur damlası yolunun bir vadiye düşmesi önceden tahmin edilemez. | TED | المسار الحقيقي الذي ستسلكه قطرات المطر إلى قعر الوادي لا يمكن التنبؤ به. |
| Geleceği önceden tahmin etmek herkes için zordur. | Open Subtitles | إنه من الصعب على أي شخص أن يتنبأ بالمستقبل. |
| Depremleri ve su baskınlarını önceden tahmin ederler. | Open Subtitles | يتنبأ بالزلازل والفيضانات |
| "Milyonlarca cihazdan oluşan bir sistemin veri akışını okuyup onların hata ve eylemlerini önceden tahmin etmek gerçekten mümkün mü?" | TED | هل بالفعل يمكننا تكوين نظام يحوي ملايين ملايين الأجهزة، يمكنه قراءة معطياتها، التنبؤ بحالات حصول الخطأ، و التصرف قبل وقوعه؟ |
| Güneş patlamasını önceden tahmin etmek imkansız demiştin. | Open Subtitles | لقد قلت أنه من المستحيل التنبؤ بالوهج الشمسى |
| İnsanlar önceden tahmin edilemez olduğunu söylüyorlar. | Open Subtitles | ديلان: هم يقول إن الأشخاص لا يمكن التنبؤ بهم. |
| Bu, en basit ve en temel yasaların içine örülmüş olan, "önceden tahmin edilemeyen" bir kudrettir. | Open Subtitles | تلك المنظومة بقوانينها البسيطة والاساسية لها من القوة ما لا يمكن التنبؤ به |
| Hangi taraf haklı çıkarsa, ...o kazanan 10 kişiyi geri çağırıp döngüyü yeniden başlatıyorsun, ...ve yapman gereken tek şey, sadece beş kişiye borsada ne olacağını daha önceden tahmin edebildiğine inandırmak. | Open Subtitles | إلى أن تصيب، تتصل بهؤلاء العشرة مجدداً وتفعل كلّ شيء من جديد، ولقد أقنعت للتو خمسة أشخاص أنّ بإمكانك التنبؤ بالسوق |
| Bu da kodu önceden tahmin etmeyi imkansız kılıyor. | Open Subtitles | هذا ةيجعل من المستحيل التنبؤ بشفرة الدخول في اية دقيقة |
| Ancak eğer algoritmayı bilirsen, kodu önceden tahmin edebilirsin. | Open Subtitles | لكن ان كنت تعلم بالحلول الحسابية تستطيع التنبؤ بشفرة الدخول |
| Bazı şeyleri karıştırmak bilgeliktir böylece defans her hareketi önceden tahmin edemez. | Open Subtitles | حسناً , هناك حكمة في خلط الأشياء حتي لا يستطيع المهاجم التنبؤ بكل حركة |
| Çünkü bu depremleri önceden tahmin edebilmeliyiz. | Open Subtitles | لأننا بحاجة أن نكون قادرين على التنبؤ بهذه الأشياء. |
| İnsanlar bunu önceden tahmin edebildiğimizi bilmeli. | Open Subtitles | الناس بحاجة أن تعرف بأن يمكننا التنبؤ بهذه الأمور الآن. |
| İnsanlar önceden tahmin edilemez olduğunu söylüyorlar. | Open Subtitles | يقولونَّ أن الناس لا يمكن التنبؤ بأفعالهَم |
| önceden tahmin edilemez bu günde ve yaşta. | Open Subtitles | لا يمكن التنبؤ به في هذا اليوم و العصر |
| O ve araştırma asistanı Dr. Kim Park depremleri önceden tahmin eden bir model yaratmışlar. | Open Subtitles | هو وزميلته الدكتور (كيم بارك) إبتكرا نموذجاً يتنبأ بحدوث الزلازل |