Şurada, kod çözme algoritmasının üzerinde. Bize öncelikli bir kanaldan yönlendirdiler. | Open Subtitles | هنالك فوق لوغاريتم فك الرموز لقد أرسلوه لنا في قناة أولوية |
Böylece ortopedi merkezi kapatıldı. Çünkü fizik tedavi öncelikli sayılmıyordu. | TED | لذلك اُغلق مركز تقويم الأعضاء لأن التأهيل البدني لم يعدَّ أولوية. |
Bu birinci öncelikli, yeniden deneyin. Bakalım ona ulaşabilecek miyiz? | Open Subtitles | عمليات الطيران , أولوية لـ 412 حاول الإتصال به |
Bu görev 2007 yazında Mars'a gönderilen yeni uzay aracının öncelikli hedefi. | Open Subtitles | هذا هو الهدف الرئيسي للمهمة الجديدة للمريخ التي إنطلقت صيف عام 2007 |
öncelikli Göstergeler astronotlara iniş yapmak ya da yapmamak için bir seçenek sundu. | TED | أعطى نظام عرض الأولويات رواد الفضاء الخيار بين الهبوط وعدمه. |
öncelikli görünmediği için adamlarım daha fazla araştırmamışlar. | Open Subtitles | انها لاتبدو مسالة أولوية عاليا، لهذا عيونى فى الادارة كانوا متساهلين في متابعة المسألة. |
Buralarda gördüğüm kadarıyla, güvenlik bayağı düşük öncelikli. | Open Subtitles | بالنسبة لما رأيت هنا يبدو يبدو أن الأمن ذو أولوية منخفضة. |
Ve Bay Vargo ailenin her üyesinin, bu acayip herifi temizleme işini öncelikli olarak ele almasını istiyor. | Open Subtitles | وسّيد فارجو يريد كلّ عضو من هذه العائلة لعمل أولوية لمحو هذا الغريبّ. |
Pekala, bugün bizden birisini kaybettik. Bu öncelikli bir durum. | Open Subtitles | حَسَناً، فَقدنَا العائلةَ اليوم هذه أولوية قصوى |
Ana kareye öncelikli giriş. İki veya üç gün. | Open Subtitles | أولوية فى استعمال الكمبيوتر الرئيسى لمدة يومين أو ثلاثة |
Kız çocuklarının doğum gününün her şeyden öncelikli olduğu söylenir. | Open Subtitles | يقولون عيد ميلاد ابنته يأخذ أولوية على ما عداها. |
öncelikli amacı uzay seyahati olmayan bir organizasyon için çalışıyorum. | Open Subtitles | أنا أعمل لدى منظمة هدفها الرئيسي ليس السفر في الفضاء. |
Hazırlanma konusunda zaman kazanmanız için de öncelikli ilgimin Ulysess olduğunu belirteyim. | Open Subtitles | ولكي أمنحك الوقت الكافي للتحضير، إنّ اهتـــمامي الرئيسي يتعلّق بعملك بالقضيب الاصطناعي. |
Benzin, mermi, her şey daha öncelikli bölgelere gönderilecek. | Open Subtitles | الغازولين ، الذخيرة ، كل شئ هناك بعض الأولويات الجديدة |
Her şehrin "öncelikli İletişim" kurması için özel frekansları vardır. | Open Subtitles | كل مدينة بها قناة تكتيكية فرق الإستجابة الأولية تتخاطب بها |
Güvenin bana, monsenyör, Leigh Emerson'u bulmak en öncelikli görevimiz. | Open Subtitles | صدقني، أيها المونيسينيور العثور على لي آميرسون هو من أولوياتنا |
Başkanın biraz önce açıkça belirttiği gibi bu dosya departmanımızın öncelikli görevi. | Open Subtitles | مثلما أوضح المحافظ منذ قليل هذه القضيّة أضحت أولويتنا |
Ama Yüzbaşı öncelikli hedefimiz sipariş edilen paketi ele geçirmektir. | Open Subtitles | لكن أيّها القائد، هدفنا الأساسي هو إسترجاع البضاعة التي طلبوها. |
Karını takip etsinler diye öncelikli gözetleme görevinden ajan alamazsın. | Open Subtitles | لا يمكنك سحب طاقم له الأولويه فى المراقبه ليتتبعوا زوجتك |
Olumsuz. Yeni rotamız öncelikli. Sanırım ana hattı bulduk. | Open Subtitles | لا ، الموقع الجديد هو الأولويّة أعتقد أننا نطارد نفس الهدف |
Görünüşe göre kendi imparatorluğunu kurmak daha öncelikli. | Open Subtitles | من الواضح أن بناء إمبراطورية يتطلب أسبقية |
Sizi temin ederim FBI bu işi en öncelikli şekilde alıyor. | Open Subtitles | دعني أُطمأنك، مكتب التحقيقات الفدرالي يعتبر هذا فى الاولوية القصوى |
Bütün birimler, Torchwood' un önceliği var, tekrar ediyorum, Torchwood öncelikli. | Open Subtitles | إلى جميع الوحدات ، امنحوا تورشوود .. الأولوية القصوى ، أكرر |
Sanırım bu, gizli hayranının kimliğini bulmandan daha öncelikli oluyor. | Open Subtitles | أفترض أنّ لهذا أولويّة أعلى من تبيُّن هويّتك مُعجبتك السرّيّة. |
Senin için öncelikli olmadığını sanıyordum. Ama senin için öncelikli. | Open Subtitles | حسبتُه ليس أولويّتك إنّه أولويّتك |
Bu haftaki iş sıkı. öncelikli iş, uzmanlığın lazım. | Open Subtitles | عدد القتلى يزداد ,لدينا اولوية قصوى,لذا نحتاج لخبرتك |