Daha fazla şey yapmaya o kadar takıntılıyız ki en önemli şeyi kaçırıyoruz. | TED | لقد أصبحنا مهووسين بكثرة الإنجاز والإنتاجية لدرجة أننا أغفلنا أهم شيء. |
Hayatımdaki en önemli şeyi fırlatıp attım. | Open Subtitles | لقد ألقيت بعيدا وخسرت وخسرت أهم شيء في حياتي |
Bu öğleden sonra işi ekersen ve senden isteyeceğim birkaç küçük şeyi yapmaya söz verirsen, buna karşılık olarak sana, şimdiye kadar yaşamış herhangi bir canlının... şahit olmadığı en önemli şeyi göstereceğim. | Open Subtitles | إذا هربت من العمل هذا المساء ووعدت بتنفيذ الأشياء التي سأطلبها منك سأوريك بالمقابل أهم شيء قد شهدته الإنسانية من قبل |
Belki de bunlar usta bir balık avcısının laflarıdır ama gramer bana göre dünyanın en önemli şeyi. | Open Subtitles | ربما فقط لصياد سمك محترف لكن القواعد هى أهم شئ فى هذا العالم بالنسبة لى |
Bunu nasıl yaptığımı anlatacağım ve öğrendiğim en önemli şeyi. | TED | وسأخبركم كيف فعلت هذا أكثر شيء مهم تعلمته |
Birine dünyadaki en önemli şeyi söyleseydin ama sana asla inanmasaydı ne yapardın? | Open Subtitles | ماذا اذا اضطررت لتخبر شخص باهم شيء بالعالم ولكنك تعلم بانه لن يصدقك |
Konuştum konuştum en önemli şeyi söylemeyi unuttum. | Open Subtitles | لقد أخبرتك بأشياء مختلفة لكنني نسيت أن أخبرك بأهم شيء |
Ve bundan dolayı, bu tableti çevirerek evrendeki en önemli şeyi belirleyebiliriz. | Open Subtitles | وهكذا ، عن طريق ترجمة هذه اللوح ينبغي أن نكون قادرين على تحديد أهم شيء في الكون |
Dünyanın en önemli şeyi kendileriymiş gibi davranırsınız. | Open Subtitles | تعاملينهم كما ولو أنهم أهم شيء في العالم |
Hepiniz en önemli şeyi unuttunuz birlikte çalışmayı. | Open Subtitles | لقد نسيتم جميعًا أهم شيء الـعـمـل الـجـماعـي |
8 yıl boyunca görme fırsatım ve en önemli şeyi anlama fırsatım oldu. | Open Subtitles | لثمان سنوات بدأت أدرس وأعاين أهم شيء حولي |
naıl yaptığımız düşünelim bir gece yatakta,hamileyiz, ve sonra hayattaki en önemli şeyi yetiştiriyoruz--bir çocuk | TED | نفكر كيف نفعلها -- ليلة واحدة في الفراش، وأصبحنا ننتظر طفلاً، ثم ننشأ أهم شيء في الحياة -- طفل. |
Çünkü sen mahkûmların hayatlarındaki en önemli şeyi çalıyorsun kişiliklerini. | Open Subtitles | لأنك تسلب السجناء - أهم شيء في حياتهم فرديتهم |
Şu şey hayatının ikinci önemli şeyi olacak. | Open Subtitles | ذلك الشيء سيكون ثاني أهم شيء في حياتك |
Kendimi hayatımın en önemli şeyi için ölüm yası tutuyor gibi hissediyorum. | Open Subtitles | أحس كأني في حداد على أهم شيء في حياتي |
Dünyadaki en önemli şeyi kaybedeceğiz. | Open Subtitles | سوف نخسر أهم شيء في هذا العالم |
Sanki bir anda hayatının en önemli şeyi oluverdi. | Open Subtitles | لقد حدث فجأة,كأنه أهم شيء في حياته |
Bence en önemli şeyi unutuyorsun anne. "Beni". | Open Subtitles | أمي، أعتقد أنك تنسين أهم شيء أنا |
Özgürlük treninin en önemli şeyi dağlara tırmanmak gerektiğidir. | Open Subtitles | أهم شئ بقطار الحرية هذا أنه عليه تسلق الجبال |
Ama bir şey var ve bu önemli şeyi erteleyip duruyoruz. | Open Subtitles | و لكن هناك شيء واحد شيء مهم أجلناه بإستمرار |
Birine dünyadaki en önemli şeyi söyleseydin ama sana asla inanmasaydı ne yapardın? | Open Subtitles | ماذا اذا اضطررتي لتخبري شخص باهم شيء بالعالم و لكنك تعلمين بانه لن يصدقك ماذا ستفعلين؟ |
Onlar bizim adamlarımız ve onları oradan çıkarmalıyız hayatımdaki en önemli şeyi feda etmem gerekse bile zaman makinemi. | Open Subtitles | هؤلاء هم رجالنا في الداخل و علينا أن نخرجهم حتى لو اضطررت لأن أضحي بأهم شيء في حياتي... آلة الزمن |