Anneannem gibi kadınların Türkiye'de yaptıkları bir başka şey de aynaları kadifelerle örtmek veya ters çevirerek duvara asmaktır. | TED | أمر آخر تفعله نساء كجدتي في تركيا هو تغطية المرايا بقماش من القطيفة, أو تعليقها على الجدران وهي مقلوبة. |
Ve bingo, resim virüs gibi yayıldı ve sansür kırıldı ve kitlesel medya bunun üstünü örtmek zorunda kaldı. | TED | وهكذا انتشرت الصورة كالنار فى الهشيم وقشعت العتمة وأجبرت وسائل الإعلام على تغطية الخبر. |
Aklına hiç, kendisinin bağlantısını örtmek için böyle yapmış olabileceği geliyor mu? | Open Subtitles | هل خطر لك فى أى وقت مضى أنه ربما يحاول إخفاء علاقته بالأمر عنك ؟ |
Cesetten kurtulma ve durumu örtmek için yangın çıkarma amacıyla gitmemiştin, değil mi? | Open Subtitles | لم يكن ذلك لدفن الجثة وإشعال النيران من أجل إخفاء الأمر صحيح؟ |
Ya da belki son yedi yıldır diğer deneylerini örtmek için işini kullanıyordur. | Open Subtitles | أو من المحتمل انها تقوم باستخدام اعمالها لتغطية تجارب اضافية للسنين السبعة الماضية |
Kadının bu olayı örtmek için çok fazla para harcamış olduğuna hiç şüphe yok. | Open Subtitles | لا عجب فى أنها أنفقت نقوداً كثيرة للتغطية على ذلك |
Frank sadece rol yapmaz, bir şeylerin üstünü örtmek için tuhaf bir şekilde el kol hareketleriyle, ...bağırarak ve benzeri hareketler yaparak bir şekilde rolünü abartır. | Open Subtitles | كما هو واضح، فرانك لا يمثل فقط بل يبالغ في التمثيل كما لو أن إشاراته الحادة العنيفة المثيرة للسخرية وصرخاته وبقية تصرفاته مقصود بها التغطية على شيء ما |
Vücudunuzu örtmek ve sinek ilacı çözüm olabilir... | TED | تغطية أنفسكم والدهن بطارد الحشرات يؤدي الغرض |
Kamuflaj, hepsi bu, göz boyayıp gerçek kimliğini örtmek için. | Open Subtitles | تمويه , هذا كل ما فى الامر لاعماء الساذج و تغطية هويته الحقيقيه |
Kişisel şeylerini örtmek için, özellikle cinsel bölgesini. | Open Subtitles | تغطية أعضائها الجنسية في الغالب يشير بأنه أمر جنسي |
Cesedi örtmek, genelde katil adına... bir pişmanlığa işaret eder. | Open Subtitles | تغطية جٌثة تُشير في الغالب إلي شعور القاتل بالندم |
Muhtemelen kelini örtmek için saçını tersine tarıyordur. | Open Subtitles | ربما يحاول إخفاء تساقط شعره أصلع, ربما أقراط كذلك |
Biliyor musun, sorunlarımızın üzerini örtmek için gösterdiğin çabanın yarısını onları çözmek için harcasaydın... | Open Subtitles | أتعرفين، إن قضيتي نصف الوقت الذي تقضينه ...في إخفاء مشاكلك لحلها |
Babam, sanatçılar gerçekleri söylemek için yalanları kullanır politikacılar ise yalanları gerçekleri örtmek için kullanır, derdi. | Open Subtitles | لقد كان يقول أن الفنانين يستخدمون الأكاذيب ليقولوا الحقيقة بينما يقوم السياسي -بإستخدام الكذب من أجل إخفاء الحقيقة |
Ekildiği zaman, toprağı örtmek için çimen veya pirinç samanı kullanırız, böylece sulamada kullanılan suyun hepsi atmosfere uçup gitmez. | TED | بعد غرس الأشجار نستخدم العشب أو قش الأرز لتغطية التربة بحيث نمنع مياه الري من التبخر في الهواء مجدداً |
Vurulduğumda üzerime bulaşan yağ lekelerini örtmek için ayakkabı boyasıyla boyadım. | Open Subtitles | صبغتة بملمع الأحذية لتغطية بعض بقع الزيت حدث ذلك عندما أمسكتوا بى أول مرة |
Aşıklar, vakitsiz gelen kazaları örtmek için yalana ihtiyaç duyarlar... | Open Subtitles | الأحباء بحاجة له للتغطية على الحوادث الغير متوقعة |
Bu sadece büyük bir yalanı örtmek için hükümet tarafından hazırlanmış bir duman perdesinden ibaret. | Open Subtitles | هي فقط ستارة دخان خلق بسعادة بحكومتنا... للتغطية الكذب الأكبر لكلّ. |
Ve örtmek zorunda da değilim. | Open Subtitles | ولا يتوجب علي التغطية |
Aşırdığım üstü örtmek için kazağını verdi ve sana beni okuldan alıp kulübe kola içmeye götürdüğünü söyledi. | Open Subtitles | وأعطاني كنزته لأغطي القميص المسروق، وأخبرك أنه أقلني من المدرسة وأخدني إلى النادي لشرب الصودا. |
Kendi beceriksizliğinizi örtmek için takımımdan bir üyeyi sabotaj ile suçladınız. | Open Subtitles | لقد إتهمتِ عضو من أعضاء فريقي بالتخريب لتغطي على عدم كفاءتك |
Daha kötü bir travmayı örtmek için bir yalan söyledi. | Open Subtitles | لن تكون كذبتها الأولى لقد كذبت بشأن صدمةٍ لتخفي الصدمة الأعظم |
İzlerini örtmek için aslanı kullandı. | Open Subtitles | إستعملَ الأسدَ لتَغْطية مساراتِكَ. |