O sadece bana ilk şansımı verdiği için Övünmek istiyor. | Open Subtitles | أنه فقط يريد التفاخر بتبجح بأنه من أعطاني الفرصة الأولى. |
Bunu Övünmek için söylemiyorum ama, pek çok kadın tanıdım. | Open Subtitles | أنا لا أقول هذا كنوع من التفاخر لكنى أتعرف على الكثير من النساء |
Övünmek gibi olmasın birkaç hafta önce House'da buna teşhis koydular. | Open Subtitles | أعني، عدم التباهي والتفاخر، ولكنه كان التشخيص فوق بيت قبل بضعة أسابيع. |
Eğer bu konuda Övünmek yoksa bir Amerikan askeri öldürmenin ne anlamı var? | Open Subtitles | ما هي نقطة مما أسفر عن مقتل جندي أمريكي إذا كنت لا التباهي ذلك؟ |
Övünmek gibi olmasın ama, tamamen reçelle kaplı. | Open Subtitles | و أنا لا أريد أن أتفاخر و لكنهم مملؤن بالجيلى |
Övünmek gibi olmasın beşinci sınıfın çoğunu kafam tuvalette geçirdim. | Open Subtitles | بدون تفاخر ولكن قضيت معظم الصف الخامس مع رأسي في المرحاض |
Yardım almak için değil Övünmek için geldiğini sanıyorum. | Open Subtitles | في بعض الأحيان أشعر أن لا يأتي طلباً للمساعده بقدر ما يأتي للتفاخر |
Övünmek istemem ama ben her şeye şans getiririm. | Open Subtitles | لا اقصد التفاخر لكنى اجلب الحظ بعض الاحيان |
Övünmek gibi olmasın ama, Harvard buna bir sömestre ayırıyor. | Open Subtitles | مع عدم التفاخر ، لكنهم يكرسون فصل دراسي كامل لهذه الاتفاقيه في جامعة هارفارد |
Bunu Övünmek için söylemiyorum ama ağladığından eminim. | Open Subtitles | أنا لا أقصد التفاخر بهذا الأمر أَو أي شئ، لكنني واثق تماما أنها بكت |
Hadi ama. Övünmek gibi olmasın ama oldukça bilinen bir trajediyim. | Open Subtitles | من فضلكِ، لا أريد التفاخر لكنني معروف تماماً بحصول مأساة مروّعة لي |
Kıllı ve kılsız. Ama Övünmek gibi olmasın. | Open Subtitles | والذين يملكون شعراً والذين لا يملكونه لكني لا أحب التفاخر |
Övünmek gibi olmasın ama sofra da hazırladım. | Open Subtitles | وأنا لا أحب التباهي, ولكن لقد قمت بتجهيز الطاولة , أيضاً. |
Övünmek gibi olmasın ama, bu yaptığımız çok ilgi gördü ve var gücümüzle çalışmaya koyulduk. | Open Subtitles | -لا اريد التباهي ولكن هناك أقوال عن حدوث نشاط جديدة في المدينة وكنا نخططط للوصول إلى كل ما أردناه |
Övünmek gibi olmasın ama, bu yaptığımız çok ilgi gördü ve var gücümüzle çalışmaya koyulduk. | Open Subtitles | -لا اريد التباهي ولكن هناك أقوال عن حدوث نشاط جديدة في المدينة وكنا نخططط للوصول إلى كل ما أردناه |
- Evet. Bununla Övünmek küstahlık gerçi. | Open Subtitles | رغم أنه ليس من التواضع التباهي بذلك. |
- Övünmek istemiyorum ama görünüşe göre hatunlar bu profesör olayına bayılıyorlar. | Open Subtitles | لا أريد أن أتفاخر ولكن ، يبدو أن الفتيات يلفتهن مظهر البروفيسر ذلك |
Övünmek gibi olmasın ama eşi görülmemiş boyutta bir hard diskim var. | Open Subtitles | أنا نوعًا ما ساحر في الإلكترونيات لا أريد أن أتفاخر لكن هاريسكي كبير جدًا |
Övünmek gibi olmasın ama Florence Henderson'a kasık biti bulaştırdım. | Open Subtitles | بدون أيّ تفاخر أو ما شابة لقد نقلتُ مرض جنسي للممثلة (فلورانس هندرسون)! |
Övünmek için uygun bir zaman değil, Murray. | Open Subtitles | هذا في الواقع ليس الوقت المناسب للتفاخر يا مووري |
Övünmek istemem ama birkaç hareketim vardır. | Open Subtitles | أَعْني، أنا لا أُريدُ تَفَاخُر أَو أي شيء، لَكنِّي حَصلتُ على بعض الحركاتِ. |
Övünmek gibi olmasın ama çok güzel fare yahnisi yaparım. | Open Subtitles | الان، لا اقصد أن أتباهى ولكني أصنع مرق بالفئران شهيا للغاية |
Övünmek istemem ama, benden para almak istemedi. | Open Subtitles | لا أريد أن أتبجح لكنها لم تقبل أن تأخذ مالي |
Bundan, Övünmek yerine... utanç duyman gerek. | Open Subtitles | يجب أن تخجل من نفسك بدلاً من أن تتباهي بذلك |
Aslında,Övünmek istemem ama.. | Open Subtitles | اوك،انا مش عاوز اتفاخر ،لكنى كتبت خمس كتب للاطفال متواضعة النجاح |
Övünmek gibi olmasın ama bende 76 da Innsbruck da bulunmuştum. | Open Subtitles | لااريد التبجح لكني قدمت طاولات في انزبرك في عام ستة وسبعين |