| Detaylarını bilmiyorum ama dört kişi olduklarını duymuştum, üç değil. | Open Subtitles | لا أعرف كل التفاصيل, لكنني سمعت أن هناك أربعة مذنبين, و ليس ثلاثة. |
| Kumarhane kameralarında dört soyguncunun olduğunu söyledi üç değil. | Open Subtitles | أخبرني أن كاميرات الكازينو صورت أربعة مهاجمين و ليس ثلاثة |
| Bu odada dört kişi var, üç değil. | Open Subtitles | هناك أربعة أشخاص في هذه الغرفة ليس ثلاثة أربعة؟ |
| Bu arada dört paket vardı, üç değil. | Open Subtitles | بالمناسـبة لقد كانو أربع طرود وليس ثلاثة |
| Ve ayrıca üç değil iki yıl. | Open Subtitles | حسناً, لقد كانت عامان, وليست ثلاثة |
| Bir, iki ya da üç değil. Dört! | Open Subtitles | ليس واحد ولا إثنان ولا ثلاثة لكن أربعة |
| Hem de üç değil, dört bile değil, tam beş tür peynirle iyi giden krakerlerin etrafında. | Open Subtitles | ورتب نفسه بوضع إحترافي في دائرة حول ، ليس ثلاثة أو أربعة ، ولكن خمسة أنواع من الجبن المختلف الألوان؟ |
| Birlikte çalışacağımız bir kişi lâzım, üç değil. | Open Subtitles | يمكن لشخص واحد القيام بهذا ، ليس ثلاثة |
| Gerçekte beş gazeteci vardı. üç değil. | Open Subtitles | كان هناك خمس إعلاميين و ليس ثلاثة فقط |
| Besleyecek bir boğaz alıyorum, üç değil. | Open Subtitles | أنا أشتري فمّ واحد لأطعمه، ليس ثلاثة. |
| satış iki dakika içerisinde başlıyor üç değil. | Open Subtitles | سيبدأ البيع في خلال دقيقتين ليس ثلاثة |
| üç değil, hatta dört hayatı. | Open Subtitles | ليس ثلاثة ، ولكن اربعة اشخاص |
| üç değil, uno. | Open Subtitles | ليس ثلاثة واحد فقط |
| üç değil. | Open Subtitles | ليس ثلاثة |
| Bu odanın sadece bir girişi olması gerekiyordu, üç değil. | Open Subtitles | كان من المفترض هذه الغرفة لديك سوى مدخل واحد، وليس ثلاثة. |
| Günde artık iki öğün yiyeceğiz, üç değil. | Open Subtitles | ستكون وجبتان من الان فصاعداً وليس ثلاثة |
| İki çocuğu vardı, üç değil. | Open Subtitles | كانوا طفلان وليس ثلاثة |
| -Beş gün, üç değil. | Open Subtitles | -خمسة أيام، وليست ثلاثة |
| Bir, iki ya da üç değil. | Open Subtitles | ليس واحد ولا إثنان ولا ثلاثة لكن أربعة |