| Kapıda beklerken atlayacağımız bölgenin ışıklarını görebiliyordum. | Open Subtitles | أثناء وقوفي عند الباب رأيت الأنوار مسلطة على منطقة الإنزال |
| Niye pistin ışıklarını yakıp, belli etsinler? | Open Subtitles | لماذا يجعلون الأنوار مضاءة و ينبهون الكل لمخططهم ؟ |
| Karanlıkta bu evin ışıklarını gördüm ve buraya ulaşana kadar koşmaya devam ettim. | Open Subtitles | رأيت أنوار ذلك البيت في الظلام و ظللت أجري حتى وصلت إلى هنا |
| Claire, şu sahne ışıklarını yak da bu çocuklar işe girişsinler. | Open Subtitles | كلير ، افتحي اضواء المنصه و اجلعي هؤلاء الشباب يستعدوا |
| trafik ışıklarını değiştirmek dışında neler yapabilirsiniz? | Open Subtitles | بجانب تغيير إشارات المرور ماذا يمكنكم القيام به؟ |
| Bende diğer insanlar gibi vatanseverim, ama trafik ışıklarını kırmızı, beyaz ve mavi olarak değiştirmek tehlikeli görünüyor. | Open Subtitles | أنا لا أقل وطنية عن الجميع لكن أظن أن تغيير ألوان الإشارة الضوئية إلى الأحمر و الأبيض و الأزرق يبدو عملاً خطراً |
| Evin bütün ışıklarını açık bırakırdı, bütün odaları. | Open Subtitles | لقد كانت تترك الإضاءة تعمل في كل أنحاء المنزل بكل الغرف |
| Son aşamaya geldi. Dokuzuncu pist hariç tüm pistlerin ışıklarını söndürün. | Open Subtitles | اغلق كُلّ الاضواء علي الدرج ماعدا التاسع. |
| Ağacın ışıklarını kapatmayı unutma. | Open Subtitles | لا تنس إطفاء الأنوار في الشجرة يعجبنى اضائتها |
| Bir kırkayak izine rastlayınca sarı ışıklarını söndürür. | Open Subtitles | عندما تجد أثر أحداها تقوم بأطفاء الأنوار |
| Bu geceki uçuş için kabin ışıklarını kısacağız. | Open Subtitles | سيداتي و سادتي سنقوم بإغلاق الأنوار |
| Ben de çok kızıp tüm mahalledeki noel ışıklarını söndürdüm. | Open Subtitles | ثم غضبت جداً، وتسببت بإطفاء أنوار العيد في شارعنا بأكمله. |
| Frank'e projeksiyon makinesini hemen çalıştırmasını söyle. - Salonun ışıklarını da kapat. | Open Subtitles | أخبر فريد أن يعيد تشغيل آلة العرض و يطفئ أنوار الصاله |
| Birisi içerinin ışıklarını söndürüp sahnenin ışıklarını yakabilir mi? | Open Subtitles | هلا يغلق أحد أنوار المكان ويشعل أضواء المسرح ؟ |
| Biliyorum. Sadece daha evvel Vegas'ın ışıklarını görmedim de. | Open Subtitles | اعرف انا فقط لم ارى ابدا اضواء لاس فيجاس من قبل |
| Senin noel ışıklarını bir yıldır indirmemen gibi sanki, kulağa biraz şüpheli geliyor. | Open Subtitles | ذلك يبدو مريبا مثل نظريتك بعدم أنزال اضواء عيد الميلاد |
| -Taksiler de müşteri almadıkları zaman ışıklarını kapalı tutar. | Open Subtitles | حسناً , تعلمين السيارات الأجرة تستخدم إشارات خارج الخدمة إنها مفيدة جداً |
| Bizi buraya getirmek için trafik ışıklarını değiştirdiler. | Open Subtitles | لقد غيروا جميع أشارات الضوئية لجلبنا الى هنا |
| Tehlikeli biri değilim ben. Hatta bu yolun ışıklarını ben taktırdım. | Open Subtitles | لست خطير ، في الحقيقة لقد ساعدت في وضع جميع مصابيح الإضاءة على هذا المسار. |
| Herkesin evlerinde ışıklarını yakabilmesi için yardımcı olmaya çalışacağım. | Open Subtitles | . انا ذاهبة لكي اساعد في عودة الاضواء الي كل شخص في المدينة |
| Noel ışıklarını indirmeye yukarı çıktığında o şeyi ne diye kendi çıkarmadı ki? | Open Subtitles | أقصد, لماذا لم تسحب هي هذا الشيء عندما كانت بالأعلى تعلِّق أضواء الكريسماس؟ |
| Aşağının ışıklarını söndürüyorum, sonra kim yaptı diye merak etmeyin. | Open Subtitles | أنا هطفي الانوار تحت؛ علشان محدش يسأل مين عمل كدة |
| Selam, arkadaşım Noel Işıklarını toparlıyordu ki ... | Open Subtitles | صديقتي كانت تحاول انزال اضاءة الكريسماس |
| Işıklarını bize ulaşmasına kadar geçen süre içinde ölmüş olabilirler. | Open Subtitles | فالوقت الذي تتطلبه أنوارهم ليصلو إلينا يكونوا ميتين بالفعل |
| Sonra polis ve ambulans ışıklarını gördüm ve "Tabi, doğru ya. | Open Subtitles | و من ثم رأيت الأضواء و سيارة الإسعاف.. و قلت لنفسي: |