Kadın odanın dışındayken küçük kardeşine bu geceki işini yapması için ısrar ediyordu. | Open Subtitles | عندما كانت خارج الغرفة أصر شقيقه الأصغر على أن يعمل بدلاً منه الليلة |
Kendi araştırmalarını yapmakta ısrar ediyordu. | Open Subtitles | لقد أن أصر على أن يقوم بالبحث بنفسهِ |
Mükemmel bir cinayet için herşeyimizin uygun olduğunda ısrar ediyordu. | Open Subtitles | ...أصر على أن نبتكر الجريمة الكاملة |
Şef; ısrar ediyordu özgür düşünce konusunda ama kurumlar onu zorluyordu | Open Subtitles | استاذى المايسترو يصر على أن ينبغي أن لا تشارك الفكر الحر في المؤسسات التي تحد من ذلك |
Burada tanklar kaplumbağa hızıyla hareket edebiliyordu ancak Hitler şehrin ele geçirilmesi istiyor, ısrar ediyordu. | Open Subtitles | هنا ستتحرك دباباتهم ببطء داخل مساحات ضيقه رغم ذلك يصر ( هـتـلـر ) على مطلبه بأن يقوموا هم بالأستيلاء على المدينه |
Lobideydi ve bir müşteriyi görmek için ısrar ediyordu. | Open Subtitles | كان في القاعة مصرّاً على لقاء أحد ضيوفنا |
Babam ısrar ediyordu. | Open Subtitles | أبى أصر |
Dave hasta olduğunda ısrar ediyordu. | Open Subtitles | أصر (ديف) أنه كان مريضا. |
Çünkü Matthews on dakika olması için ısrar ediyordu. | Open Subtitles | لأن (ماثيوز) كان يصر على الدقائق العشرة |
O dinozorumsu şeylerin dolapta gizlendiğinde ısrar ediyordu. | Open Subtitles | بقي مصرّاً على أنّ إحدى أشياء تلكَ الديناصور مختبئة في خزانته. |