Dinle, eğer başka bir planın yoksa neden bize Şükran Günü yemeğine gelmiyorsun? | Open Subtitles | إستمع، إن لم يكن لديك أيّ خطط أخرى لم لا تأتِ إلى عشاء عيد الشكر في بيتي؟ |
O yüzden şimdi annen hiç yapılmayacak olan bir Şükran Günü yemeğine davetli! | Open Subtitles | و الآن أمك مدعوَّة إلى عشاء عيد الشكر هذا حتى لن يحدث |
Erken kalkıp Şükran Günü yemeğine yardım edeceğim. | Open Subtitles | يجب أن أستيقظ مبكرا لأساعد في عشاء عيد الشكر |
Santiago'nun Şükran Günü yemeğine gelmemek için bahane arıyorsun çünkü bir nedendendir bilinmez, bu bayramı normal biri gibi kutlamayı reddediyorsun. | Open Subtitles | انت تريد عذر حتى تتغيب عن عشاء سانتياجو لعيد الشكر لانه لسبب ما انت ترفض ان تحتفل بهذه العطله كشخص عادي |
Karım seni Şükran Günü yemeğine çağırıyor. Çok şirin bulmuş seni. | Open Subtitles | زوجتي تدعوك لعيد الشكر تَعتقدُ بأنّك سَاحِر جداً |
- Ne diye seni Şükran Günü yemeğine davet edelim? | Open Subtitles | اذكر انني كنت هناك لماذا نريدك ان تكون معنا بعيد الشكر ؟ |
Peki burada kalıp, kapattıktan sonra Şükran Günü yemeğine kalmak ister misin? | Open Subtitles | اتريد البقاء وامضاء عشاء عيد الشكر بعد ان نغلق؟ |
Axl Şükran Günü yemeğine gelmeyi planlamıyormuş. | Open Subtitles | أكسل لم يكن ينتوي المجيء للبيت في عشاء عيد الشكر |
Açıkladığım gibi, 30 kişilik bir Şükran Günü yemeğine ihtiyacımız var. | Open Subtitles | كما شرحت، سنحتاج عشاء عيد الشكر لـ 30 شخصاً |
Babama Şükran Günü yemeğine gitmeliyiz. | Open Subtitles | علينا أن نشارك أبي عشاء عيد الشكر |
Biliyor musunuz, bu Tanrı'ya Şükran Günü yemeğine benziyor. | Open Subtitles | ذلك يشبه عشاء عيد الشكر لديّ |
Şükran Günü yemeğine bile avukatlarını getirirlerdi. | Open Subtitles | -آيب سمبسون) ، مسن)" " لقد أحضروا محاميهم حتى إلى عشاء عيد الشكر |
Şükran Günü yemeğine gelemeyebileceğini duyduk ve-- | Open Subtitles | مرحباً، عمّتي (ديب) سمعنا بأنّكِ قد لا تحضرين عشاء عيد الشكر |
Şükran Günü yemeğine sarhoş halde geldi. | Open Subtitles | انه يظهر في حالة السكر حتى عشاء (عيد الشكر) |
Biri "Tanrım, hiçbiriniz Şükran Günü yemeğine gelmiyorsunuz" delirmesi, ve bir de "Aman Tanrım kocam bana tüm evliliğimiz boyunca ihanet etmiş" delirmesi. | Open Subtitles | {\pos(192,220)}هناك انفعال" يا إلهي، لن تأتوا إلى عشاء عيد الشكر" {\pos(192,220)}وثم هناك انفعال "يا إلهي، لقد قام زوجي بخيانتي طوال زواجنا" {\pos(192,220)}وبالتأكيد كان انفعالها هو الثاني |
Arkadaşlarımızı Şükran Günü yemeğine çağırdığımız berbat bir kabus gördüm. | Open Subtitles | كان لدي ذلك الكابوس الفظيع دعونا اصدقائنا لعيد الشكر. |
Bu sene Şükran Günü yemeğine gelebilirsin. | Open Subtitles | يُمكنك الحضور لعيد الشكر لهذا العام |
Birden bire büyük Şükran Günü yemeğine karar verdi ayrıca iyi de para verdi... | Open Subtitles | سيقيمون حفلة كبيرة لعيد الشكر على حين غرّة عرضت علي راتباً ونصف، لذا... |
Merhaba, ben sadece Baze'in Şükran Günü yemeğine, Math'in beni davet ettiği bilgisini vermek istedim. | Open Subtitles | أردت فقط بأن أخبرك بشأن ماث" دعاني لمنزل "بايز" لعيد الشكر" - هل ستأتي حقاً؟ |
Bu sene Şükran Günü yemeğine gelebilirsin. | Open Subtitles | يُمكنك الحضور لعيد الشكر لهذا العام |
Jack, Dwight'ın gelecek haftaki Şükran Günü yemeğine davet edildiğini duydum. | Open Subtitles | إذن يا (جاك)، أسمع أنّكَ مدعو لدى (دوايت) الأسبوع المقبل لعيد الشكر. |