Sen bu görünüşünle ve kibarlığınla, şık bir restoranda ya da lüks bir otelde çalışmalıydın. | Open Subtitles | رجلٌ بمظهرك الأنيق و سحرك لابد و أن يعمل في مطعمٍ فاخر أو في فندق فخم |
şık bir düğüne hazırlanmak aylar sürer. | Open Subtitles | سيستغرق شهر للتخطيط في زفاف فاخر, كما تعرفين؟ |
Geçen sene şık bir restoranda yer ayırttık ama... | Open Subtitles | في السنة الماضية حجزنا للعشاء في مطعم راقي |
Şimdi seni şık bir restorana yemeğe götüreyim. | Open Subtitles | الآن، دعني أخذك لعشاء لطيف مكان راقي |
40'ıma bastığımda, Roberto beni şık bir restauranta götürmüştü. | Open Subtitles | اليوم الذي بلغت فيه 40 سنة, روبرتو أخذني إلى مطعم فخم |
Gerçekten şık bir beyin ameliyatından söz ediyorum. | Open Subtitles | أتحدث عن جراحة بالمخ ممتعة جداً |
Ne şık bir çanta. | Open Subtitles | ذلك المرافق الوسيم |
Yemek şık bir yerde. | Open Subtitles | العشاء في مكان فاخر يجب عليكم أن تتأنقوا |
Şu eski reklamda şık bir restorandaki insanlara kafeinsiz kahve içtiklerini söylemeleri gibi. | Open Subtitles | إنها مثل تلك التجارية القديمة حين يقولون لـ الناس في مطعم فاخر إنهم يشربون قهوة منزوعة الكافايين |
Seni şık bir yere götürmesini sağla. | Open Subtitles | إطلبى منه أن يأخذكِ إلى مكان فاخر |
Onlara, onların şık bir mekanda nasıl davranması gerektiğini bilmiyorlarmış gibi davranıyorsun. | Open Subtitles | أنتِ تتصرفين مثل أنهم لا يعرفون كيف يتصرفون فى مكان فاخر ! |
Bütün yolu tepip oradan böyle şık bir yere geldik. | Open Subtitles | لارتياد مكان فاخر كهذا |
Veya herhangi şık bir yere. | Open Subtitles | او الى اي مكان فاخر. |
Bilirsin çok şık bir mekan. Burada açık bir bar var mı? | Open Subtitles | هل تعلمين إنه راقي هل هناك مشرب مفتوح ؟ |
Kocaman harflerle ama tabii şık bir puntoyla. | Open Subtitles | بأحرف كبيرة ولكن بخط راقي |
Tabii şık bir düğün istemem haricinde. | Open Subtitles | ولكن حقيقة اريد حفل زفاف راقي |
Çünkü ben şık bir adamım. | Open Subtitles | لأنه , تعلمين , أنا رجل راقي |
Mavi Adam Grubu'nun bana ihtiyacı olabilir ve ben şık bir telefonu hak ediyorum. | Open Subtitles | جماعه الرجل الأزرق قد تكون بحاجه لي و أنا أستحق هاتف فخم |
Toby denen adamla akşam yemeği için şık bir yere gittik. | Open Subtitles | ذهبت لعشاء فخم مع ذاك الشاب, توبي. |
şık bir telefonu hak etmiyorum. | Open Subtitles | ولا أستحق هاتف فخم |
Gerçekten şık bir beyin ameliyatından söz ediyorum. | Open Subtitles | أتحدث عن جراحة بالمخ ممتعة جداً |
Ne şık bir çanta. | Open Subtitles | ذلك المرافق الوسيم |