Artık bunu düzeltme fırsatına sahipsin. Yani, Zoe senin gibi şanslı değil. | Open Subtitles | حسنا، الآن لديك الفرصة لتصحيح هذا أقصد، زوي ليست محظوظة مثلك |
Ancak kutup ayıları o kadar da şanslı değil. | Open Subtitles | لكن الدببة القطبية ليست محظوظة هكذا |
Benim kadar şanslı değil. | Open Subtitles | ليست محظوظة بقدري |
Görünüşe göre iyileşeceğe benziyor. İlk kurban o kadar şanslı değil. | Open Subtitles | الضحية الاولى,ليس محظوظا لتلك الدرجة ريتشارد هابل |
şanslı değil. | Open Subtitles | انه ليس محظوظا ماذا؟ |
Ama kocası onun kadar şanslı değil. "Mike Applebee". | Open Subtitles | حسنا ، ولكن زوجها لم يكن محظوظا " مايك ابلبي " |
Sence bu kadar kısa bir zamanda kiralık smokin bulduğumuz için şanslı değil miyiz? | Open Subtitles | ثم ألسنا محظوظين لأنك استطعت أن تستأجر بذلة في مثل هذا المهلة القصيرة؟ |
O kadar da şanslı değil. | Open Subtitles | ليست محظوظة لتلك الدرجة |
Korkarım, Charlotte senin kadar şanslı değil. | Open Subtitles | أخشى أن (شارلوت) ليست محظوظة مثلكِ |
şanslı değil! | Open Subtitles | انه ليس محظوظا |
Ayrıcalıklıyım, şanslı değil. | Open Subtitles | المميز، لم يكن محظوظا. |