Birinci Dünya Savaşından sonra birçok Alman subayı şanslarını Kızıl Ordu'da denedi. | Open Subtitles | بعد الحرب العالمية الأولى العديد من الضباط جربوا حظهم في الجيش الاحمر |
İnsanları diğerlerinden daha şanslı kılan şeyin ne olduğunu inceleyip onlara şanslarını artırmaları hususunda yardımcı olmaya çalışarak yaklaşık 20 yılımı harcadım. | TED | أمضيت ما يقرب من العقدين ألاحظ ما يجعل البعض أكثر حظًا من غيرهم وأحاول مساعدة الناس على زيادة حظهم. |
Belkide neye sahip olduklarını bilmiyorlar, yada ne kadar şanslı olduklarını... ve onlar anlamadan önce, patron senin onların şanslarını değiştirecek bir yol bulmanı istiyor. | Open Subtitles | لعلهم لا يعرفون ماذا لديهم أو كم كانوا محظوظين وقبل أن يدركوا ذلك يريدك الرئيس أن تجد وسيلة لتغير حظهم |
Sadece bu aralar belirli bir ebeveynlik tarzı var, çocukları mahveden türden, onların kendileri olma şanslarını engelliyor. | TED | هناك فقط نمط تربية معين في هذه الأيام يفسد الأبناء نوعًا ما، ويعوق فرصهم في التطور ليصبحوا أنفسهم. |
Hayatta kalma şanslarını arttırmak için yetenek ve kuvvetlerini ekleriz. | Open Subtitles | العاملين المؤثرين المهارة والمقدرة لتزيد من فرصهم في النجاة. |
şanslarını deneyip de kaybedenler hakkında fazla şey duymazsınız. | Open Subtitles | بعد تسعة أشهر أنت لا تسمع الكثير عن الذين أخذوا فرصتهم لكنهم فشلوا |
Bu arada, Direniş'le temas kurun ve sayılarını, güçlerini ve başarı şanslarını belirleyin. | Open Subtitles | و في هذه الأثناء، أتصلوا بالمقاومة و حددوا مدى قوتهم، عددهم و فرصتهم في النجاح |
Diğer erkekler de şanslarını denemek için can atıyor fakat dişiye bu şekilde kafa atmak pek işlerine yaramayacak. | Open Subtitles | الذكور الأخرون تواقون لكي يجربوا حظهم معها .ولكن نطح من الجانب لا يوصلهم إلى شيء |
İyi bir şeyleri vardı. Ama hayır, geri dönüp şanslarını tekrar zorladılar. | Open Subtitles | لقد حصلوا على شيء جيد لكنهم لم يكتفوا بل رغبوا في تجربة حظهم مرة ثانية |
Annesi ile babası onu 3 yasında iken büyükannesine bırakıp,.... ...şanslarını denemek için Amerika´ya gitmişler. | Open Subtitles | كان عندها ثلاث سنوات عندما تركها أبواها .مع جدتها ورحلو إلي أمريكا ليجربوا حظهم |
Ama bu zavallı piçler gibi en çok ihtiyaç duydukları anda şanslarını teperek değil. | Open Subtitles | ولكن ليس كهؤلاء المساكن يندبون حظهم عندما يكونوا بحاجة إليه أكثر مما مضى |
Sanırım şanslarını çok çabuk kaybettiler. | Open Subtitles | واعتقد انهم يستنفذون حظهم بسرعه |
Sığ sularda çok az şey bulan anne ve yavruları şanslarını somon balığı kaynayan daha derin havuzlarda deniyor. | Open Subtitles | الدبّة الأمّ وأشبالها، الذين لا يجدون ،إلا القليل في هذه المياه الضحلة يجرّبون حظهم الآن في البرك الأعمق المليئة بالسّلمون |
Kazananlar kendi şanslarını yaratırlar. | Open Subtitles | الرابحون يكونون حظهم بأنفسهم |
şanslarını yüksek tutmak için her bir takımın kendi giriş noktası olacaktır. | Open Subtitles | و يحدد لكل منها نقطة دخول ليزيد من فرصهم |
Ancak bizonları ormanda pusuya düşürme şanslarını yitirdiler. | Open Subtitles | لكن فرصهم بنصب كمين لثيران البيسون داخل الغابة قد تلاشت |
Ancak bizonları ormanda pusuya düşürme şanslarını yitirdiler. | Open Subtitles | لكن فرصهم بنصب كمين لثيران البيسون داخل الغابة قد تلاشت |
Sanırım şanslarını gereğinden fazla tahmin etmişsin. | Open Subtitles | أعتقد انك تزِيد في تقدير فرصهم |
şanslarını kaybedeceklerdi bir anlamı olmadan hoşça kal diyemezdim. | Open Subtitles | لذا سيفقدون فرصتهم للألتقاء لم أستطيع أن أودع أبي حتى أجعل لوداعي معنى |
Çiftleşmek için uygun bir fırsat çıktığında erkekler şanslarını denemek için hazır olmalılar. | Open Subtitles | عند الفرصة التزاوج القصيرة الذكور يجب أن يكونوا مستعدين لإنتهاز فرصتهم. |
Herhangi bir tür fiziksel form almak için tek şanslarını kaybetsinler. | Open Subtitles | يدمروا فرصتهم الوحيدة من أي وقت مضى لإستعادة أي نوع من الشكل المادي الطبيعي |